قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ مَرِيضٍ يُقْرَأُ
عِنْدَهُ سُورَةُ يٰس إِلَّا مَاتَ رَيَّانًا وَاُدْخِلَ قَبْرَهُ رَيَّانًا
وَحُشِرَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ رَيَّانًا. (فر)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " ياننده
يس سوره س اوقونان هر حصطه ، محقق صويا قانمش اولرق قبرينه قونولور و قيامت كونى
صويه قانمش اولرق ديرلتيلر ."
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Yanında Yâsîn Sûresi okunan her hasta,
muhakkak suya kanmış olarak ölür, suya kanmış olarak kabrine konulur ve kıyâmet
günü suya kanmış olarak diriltilir.”
(Deylemî, Firdevsü’l-Ahbâr)
Hicrî: 09 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
KUR’ÂN-I KERÎM’İN KALBİ: YÂSÎN SÛRESİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Muhakkak her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân-ı Kerîm’in kalbi de Yâsîn (Sûresi)dir. Kim onu Allâhü Teâlâ’nın rızâsını murad ederek okursa, Allâhü Teâlâ onu mağfiret eder ve ona Kur’ân-ı Kerîm’i yirmi iki defa okumuş gibi sevap verilir. Azrâil Aleyhisselâm’ın, ruhunu almak için geldiği Müslümanın yanında Yâsîn Sûresi okunursa, oraya Yâsîn Sûresi’nin her bir harfine mukâbil on melek iner, onun önünde saf olurlar ve ona günahlarının affı için duâ ederler. Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr eder; bağışlanmasını isterler. Yıkanırken yanında bulunur, tabutu ardınca gidip onun cenâze namazını kılarlar; defnine şâhid olurlar.
Hangi Müslüman, Yâsîn Sûresi’ni sekerât-ı mevt hâlinde (ölmek üzere iken) okursa, o kimse yatağında iken cennet bekçisi Rıdvân (isimli melek) bir şerbetle gelip, bunu ona içirinceye kadar ölüm meleği onun ruhunu almaz. Ve ölüm meleği ruhunu aldığı zaman o kimse suya kanmış olarak ruhunu teslim eder...”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yine buyurdular ki:
“Muhakkak, Kur’ân-ı Kerîm’de bir sûre vardır ki onu okuyana şefâat eder, dinleyene de (Allah’tan) mağfiret talep eder. Dikkat edin! O, Yâsîn Sûresi’dir.”
EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ NEFSİMİZDİR
Sultan 2. Mahmud Han’ın Kaptan Paşa’ya yazdığı bir Hatt-ı Hümâyûnu: Kaymakam Paşa ve Kaptân-ı Deryâm!
...Ben yüzümü, gizliyi ve sırları bilen Allâh’a yönelttim. Benim ondan başka yardımcım yoktur. Müslümanlarda çalışkanlık yok ve bu tembellik beni hayrete düşürüyor. Yerin ve göklerin yaratıcısı olan Cenâb-ı Allah bizlere yardım etsin. Bu dünyâya gelmenin gâyesi, nefs-i emmâreye tâbi olmak değil, ancak ve ancak “Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.” âyet-i kerîmesinin mânâsıyla amel etmek içindir. Bizim en büyük düşmanımız nefsimizdir. Hâlâ nefsimize karşı zafer kazanamadık. Ne zaman nefsimize gâlip gelirsek, din düşmanları da ancak o zaman mağlup olur. Allah ıslah eylesin. Âmîn.
(Yedikıta Dergisi)
Hicrî: 09 Zilkade 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder