22 Haziran 2020 Pazartesi

CİHÂDI TERK İLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN




قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَاَنْفِقُوا فِي سَبِيلِ اللهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْدِيكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِ وَاَحْسِنُوا اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ. (سورة البقرة ، ١٩٥)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  الله يولنده إنفاق أدينز . ( سادجه مال قزانما سوداسنه دوشوب ده ) كندنزى تهلكيه آتماينز . دائما ده إيلك أدينز . شبهه يوقكى ، الله تعالى إحسانده بولونانلرى ( إيلك أدنلرى ) سسور  ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Allah yolunda infak ediniz. (Sadece mal kazanma sevdasına düşüp de) kendinizi tehlikeye atmayınız. Daima da iyilik ediniz. Şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ ihsanda bulunanları (iyilik edenleri) sever.
(Bakara Sûresi, âyet 195)
Hicrî:   01  Zilkade  1441  Fazilet Takvimi

CİHÂDI TERK İLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN


Cenâb-ı Hak, Bakara Sûresi’nin 195. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor (meâlen): “Allah yolunda infak ediniz. (Sadece mal kazanma sevdasına düşüp de) kendinizi tehlikeye atmayınız. Ve ihsanda bulununuz. (Daima iyilik ediniz.) Şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ ihsanda bulunanları sever.”
Âyet-i kerîmedeki ihsan ile emir, Allah yolunda cihâda da şâmildir. Çünkü cihad, Müslümanlıkta bir ihsan vazîfesidir. Cihattan maksat; mal kazanmak, başkalarının yurdunu elde etmek, başkalarını esîrâne bir hâlde yaşatmak değildir. Bilakis bütün insaniyet âlemini hak ve hakîkatten haberdar etmek, bütün insanları hak dîne, hürriyet ve hidâyete kavuşturmaktır. Cihad, aslında bir himâye ve muhafaza etmektir. Beşeriyeti, ebedî mesuliyetten ve felaketten kurtarmak için bir vesiledir. Akıllı kimseleri uyandırarak hak yola sevk etmeye sebeptir. Bu gâyelere mebni olan bir cihad, bütün beşeriyete karşı ihsandan başka bir şey değildir.
Hazret-i Muâviye devrinde İslâm ordusu İstanbul üzerine bir sefer düzenler. Rumlar şehrin surlarına arkalarını yaslamış vaziyette beklerken, o sırada Müslümanlardan bir zât kaledeki düşman üzerine açıktan hücum eder, bunu gören İslam cemâatı “Eyvah! Lâ ilâhe illallah. Bu adam kendi kendini tehlikeye atıyor!” derler.
Bunun üzerine Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri: “Bu âyet-i kerîme bizim hakkımızda nâzil olmuştur. Biz, İslâmiyetin ilk zamanlarında Peygamber Efendimize (s.a.v.) yardım ettik. Onunla muhârebelere katıldık. Onu, evladımıza ve mallarımıza tercih ettik. İslâmiyet etrafa yayıldı, Müslümanların adedi arttı, muharebelere nihayet verilir gibi oldu. Bizler de evladımıza, mallarımıza döndük, onlar ile meşgul olmaya başladık. Bu hâl ise bir tehlikeye sebebiyet verebilirdi. Bu gibi tehlikelere kendi elimizle sebebiyet vermekten bu âyet-i kerîme bizi men etti, ikaz buyurdu. Binaenaleyh kendini tehlikeye atmak, mallarımızın başında durup onları ıslah ile uğraşmamız ve cihâdı terk etmemizdir” dedikten sonra hiç durmadan Allah yolunda cihada girişmiş, nihayetinde şehit olup İstanbul’a defnolunmuştur.
Hicrî:   01  Zilkade  1441  Fazilet Takvimi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder