5 Haziran 2020 Cuma

KALPLER ANCAK ZİKİRLE MUTMAİN OLUR



قَالَ اللهُ تَعَالَى: اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللهِ اَلَا بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ. (سورة الرعد، ٢٨)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  ( اونلر ) ، او ذاتلردركى إيمان أتمشلردر . و اونلريك قلبلرى اللهى ذكرله مطمئن اولور . خبرينز اولسونكى ، قلبلر آنجق اللهى ذكرله مطمئن اولور  ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(Onlar), o zâtlardır ki iman etmişlerdir. Ve onların kalpleri Allâh’ı zikirle mutmain olur. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allâh’ı zikirle mutmain olur.”
(Raʻd Sûresi, âyet 28)
Hicrî:   13  Şevval  1441  Fazilet Takvimi

KALPLER ANCAK ZİKİRLE MUTMAİN OLUR

 
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular:
“Rabb’ini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hâli, diri ile ölünün hâline benzer.” Bu hadîs-i şerîfte, Rabb’ini zikreden kimse, hayat sâhibi olmasına rağmen, diri olan kimseye benzetilmiştir. Çünkü buradaki hayat sâhibinden maksat, hakîkî ve ebedî hayat sâhibi kimsedir. Bu da ancak, Allâhü Teâlâ’yı zikirle mümkün olur. Zîrâ zikir, zikreden kimsenin kalbine hayat verir ve âlemlerin Rabb’i olan Allâhü Teâlâ’yı hakkı ile bilmesine ve cennette ebedî hayâta ulaşmasına vesîle olur.
Zikirden uzak, kalbi zikirden boş olan kimse ise ölü gibidir. Çünkü bu kimse kalbine hayat verecek, Rabb’ini bilmeye ve cennette ebedî hayâta vesîle olacak olan şeylerden uzaktır. İnsanın fazîleti ve üstünlüğü de ancak marifetullah yani Allâhü Teâlâ’yı hakkı ile bilmekledir. İnsan, marifetullâha istidâdı sebebi ile diğer bütün mahlûkât üzerine üstün kılınmıştır. Marifetullah ise ancak kalp ile olur, başka bir uzuvla mümkün değildir. Belki bu hususta diğer uzuvlar kalbe tâbidir. Kalp, onları hükümdarın halkını, efendinin kölesini kullandığı gibi kullanır. Ra’d Sûresi’nin 28. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Haberiniz olsun ki! Kalpler, ancak Allâh’ı zikir ile mutmain olur.” buyurulduğu üzere kalp, ancak Allâh’ı zikretmekle mutmain olur, hayat bulur.
Lâkin kalp, zikirle meşgul olmadan önce, kişinin evvela itikâdını Ehl-i Sünnet ve Cemâat mezhebi üzere düzeltmesi ve bid’atçilerin şüphelerinden kaçınması îcab eder. Zîrâ kalp, itikâdî cihetten bid’at zulmetleri ile kaplı olduğu müddetçe asla nurlanamaz. Aynı şekilde, amelleri sahîh olacak kadar ilmihâlini de öğrenmesi îcâb eder. Zîrâ itikâdını ve amelini sağlamlaştırmadan bunların sadece bir kısmını öğrenerek zikirle meşgul olmak, sâhibini dünya ve âhirette büyük hüsrana uğratan nefsin arzu ve isteklerindendir. Çünkü bu gibi işlerin sâhipleri dâima nefsânî hayallere ve şeytanın desîselerine aldanırlar. Yaptıkları şeyleri kerâmet zannederler. Hâlbuki o iş, dalâletini artırmaktan başka bir şey değildir.
Hicrî:   13  Şevval  1441  Fazilet Takvimi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder