9 Kasım 2019 Cumartesi

SULTAN MELİKŞÂH’IN ADÂLETİ



قَالَ اللهُ تَعَالَى: اِنَّ اللهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاِيتَۤاءِ ذِى الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَۤاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْىِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ. (سورة النحل،  ٩٠ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  خبرينز اولسون كى الله سزه عدالتى ، إحسانى ( إيليكى ) و يقنليغى اولانلره ( محتاج اولدقلرى شيلرى ) ورميى أمر أديور و جركين إشلردن ، منكردن ، آزغنلقدان نهى أديور ، دنليب آنلايب طوطاسنز ديه سزه وعظ أديور ( أؤكوت وريور )  . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Haberiniz olsun ki Allah size adâleti, ihsânı (iyiliği) ve yakınlığı olanlara (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emrediyor ve çirkin işlerden, münkerden, azgınlıktan nehyediyor, dinleyip anlayıp tutasınız diye size va’zediyor (öğüt veriyor).” 
(Nahl Sûresi, âyet 90)
Hicrî:   08   Rebiulevvel   1441  Fazilet Takvimi 

SULTAN MELİKŞÂH’IN ADÂLETİ

 
Selçuklu sultanlarının üçüncüsü olan Alparslan oğlu Melikşâh, hicrî dördüncü asrın başlarında adâletle hüküm sürmüş, Ehl-i Sünnet’in hâmîsi ve Hanefî mezhebine mensup bir padişahtır. Şöyle nakledilmiştir:
Aşağı Irak’taki el-Haddâdiyye köyünden gelen ve Gazzâl’ın oğulları diye bilinen iki adam, Saray hâricinde bulunduğu bir sırada bir mârûzat için Sultan Melikşâh’ın yanına geldiler. Sultan durup onları dinledi:
“Tımar sâhibimiz olan Emîr Humartekin 1600 altınımızı müsâdere etti, birimizin iki ön dişini de kırdı.” diye şikâyet ettiler ve kırılan dişlerini Sultan’a göstererek:
“Biz de kısas yoluyla hakkımızı ondan alırsın diye sana geldik. Eğer Allâhü Teâlâ’nın sana farz kıldığı şekilde hakkımızı ondan alırsan ne âlâ! Yoksa Allah aramızda hüküm verecektir.” dediler.
Sultan hemen bineğinden indi. Onlara: “Her biriniz bir kolumdan tutun ve beni sürüyerek Hâce Hasan’ın (Nizâmülmülk’ün) yanına götürün.” dedi.
Onlar bundan çekindiler ve bu hususta mazur görülmelerini dilediler. Fakat Sultan ikisine de yemin vererek, söylediğini mutlaka yapmalarını istedi. Bunun üzerine çaresiz, her biri Sultan’ın bir kolundan tutup vezir Nizâmülmülk’ün yanına gittiler.
Vezîr’e haber ulaşınca, hemen Sultan’ı hürmetle karşıladı ve: “Ey cihan hükümdarı! Sizi böyle davranmaya sevk eden nedir?” diye sordu. Sultan dedi ki: “Yarın Allâhü Teâlâ’nın huzûrunda Müslümanların hak ve hukûkundan hesaba çekildiğim zaman hâlim nice olur? Ben bu işleri, böyle hâllerde bana vekâlet edesin diye sana bıraktım. Eğer halka bir eziyet ulaşırsa onu görüp gözetecek sensin. Beni de kendini de düşün” dedi.
Nizâmülmülk hemen bu hususla alâkadâr oldu. Emîr Humartekin’in tımarlarından azledilmesi ve müsâdere edilen malların iâde edilmesine dair emirnâme yazdırdı. Ayrıca yanındaki 100 altını da o davacılara verdi. Onlar da memnûn olarak ayrıldılar. 
(el-Kâmil fi’t-Târîh)
Hicrî:   08   Rebiulevvel   1441  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder