20 Kasım 2019 Çarşamba

MOLLA HÜSREV (RAHMETULLÂHİ ALEYH)



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يُوشِكُ أَنْ يَظْهَرَ الْعِلْمُ وَيُخْزَنَ الْعَمَلُ، يَتَوَاصَلُ النَّاسُ بِأَلْسِنَتِهِمْ وَيَتَبَاعَدُونَ بِقُلُوبِهِمْ، فَإِذَا فَعَلُوا ذٰلِكَ طَبَعَ اللهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ. (كنز)
رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر   ،:  "  علم اورطايه جقيب ( جوغالب ) عمليك كزلنمسى ( ترك أدلمسى ) . إنسانلريك بربرلرينه سوزلرى إيله ياقنلاشب قلبلرى إيله اوزقلاشماسى يقن در . بونى يابطقلرى زمان ، الله تعالى اونلريك قلبلرنى ، قولاقلرنى و كوزلرنى مهرلر ( ده حقى كوره مز اولورلر )  . "
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “İlmin ortaya çıkıp (çoğalıp) amelin gizlenmesi (terk edilmesi), insanların birbirlerine sözleriyle yakınlaşıp kalbleriyle uzaklaşması yakındır. Bunu yaptıkları zaman, Allâhü Teâlâ onların kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürler (de hakkı göremez olurlar).” 
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   19   Rebiulevvel   1441  Fazilet Takvimi 

MOLLA HÜSREV (RAHMETULLÂHİ ALEYH)

Molla Hüsrev, Fâtih Sultan Mehmed Han devrinde yaşamış büyük fıkıh âlimlerindendir. Edirne’de müderrislik yapmış, İstanbul’un fethini müteâkip Hızır Bey’den sonra İstanbul kâdîlığına ve Ayasofya müderrisliğine tâyin edilmiştir. Bursa’da bir medrese yaptırıp müderrisliğini de yapmıştır. Zamanının büyük fakîhi idi. Fâtih Sultan Mehmed Han kendisiyle iftihâr eder; vezirlerine hitâben “Bakınız bu zât, bu zamanın Ebû Hanîfe’sidir” derdi.
Molla Hüsrev; vakarlı, mütevâzı, güzel ahlâklı bir zât idi. Birçok hizmetçileri olduğu hâlde kendi işlerini kendi görür, odasını süpürür, mumunu ve kandilini kendisi yakardı. Kâdîlık ve müderrislik vazîfeleriyle aşırı meşgul olmasına rağmen, her gün kendinden önceki âlimlerin kitaplarını istinsah eder; yazarak çoğaltırdı. Güzel bir hattı vardı. Kendi hattıyla yazılmış birçok eseri miras bırakmıştı.
Pek kıymetli eserlerinden bazıları: Hanefî fıkhına dair yazdığı Düreru’l-Hukkâm. Bu kitap “Gurer” adlı kendi kitabına yazdığı şerhtir. Usûlü fıkha dâir yazdığı Mirkât ve onun şerhi Mir’ât. (Bunlar Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.) Beyzâvî hâşiyesi, Telvîh hâşiyesi.
Müderrislik, kâdîlık ve müftülük gibi yüksek vazîfelerde bulunan Molla Hüsrev merhum 885/1480 yılında İstanbul’da vefât etmiş, nâ’şı Bursa’ya nakledilerek kendi medresesinin avlusuna defnedilmiştir. (Rahmetullâhi aleyh)
Molla Hüsrev, Dürer Mukaddimesi’nde şöyle yazmıştır:
Dünyâ ve âhirette insanın şerefi ve yüksek derecelere nâil olması, ancak Ehl-i Sünnet îtikâdı üzere bulunmak ve sâlih amel işlemekledir. Allâhü Teâlâ, Peygamberimizi (sallallâhü aleyhi ve sellem), peygamberlerin sonuncusu ve hidâyet rehberi olarak gönderdi. Ondan sonra da onun ümmetinden büyük âlimler yarattı. Bu âlimler de, onun bildirdiklerini, insanların anlayacakları bir şekilde îzâh ettiler. Allâhü Teâlâ, bu âlimlerden dört mezheb imâmını seçti ve bu müctehid imâmların (ahkâma dâir hususlardaki) ihtilâfını ümmet üzerine rahmet kıldı. Diğer fıkıh âlimleri de bu âlimlerin mezheblerine göre fetvâ vermişlerdir.
Hicrî:   19   Rebiulevvel   1441  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder