قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: رَأَيْتُ كَأَنِّي أُتِيتُ
بِقَدَحٍ مِنْ لَبَنٍ فَشَرِبْتُ مِنْهُ فَأَعْطَيْتُ فَضْلِي عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ، قَالُوا: فَمَا أَوَّلْتَهُ يَا رَسُولَ اللهِ، قَالَ: اَلْعِلْمَ.
(ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " ريام
ده ، صنكى بانه بر بارداق سوت ورلديكنى و او سوتدن إجتكيمى صوكره ده قالاننى عمر
بن حطابه ورديكيمى كوردم ." يا رسول الله ، بونى نيه تابر أتديكز ؟ " ده
ديلر ." علمه بيوردولر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Rüyamda, sanki bana bir bardak süt verildiğini ve o sütten içtiğimi sonra da
kalanını Ömer bin Hattâb’a verdiğimi gördüm.” “Yâ Resûlallah, bunu neye tâbir
ettiniz?” dediler. “İlme” buyurdular.
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 06 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ ÖMER’İN ZÜHDÜ VE TAKVÂSI
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) çok heybetli bir zâttı. Öfkesi ve gayreti, İslâm için olurdu. Dünya için hiçbir zaman huzursuz olmaz ve dünyaya asla iltifat etmezdi. Onun yanında dünyevî varlık da, yokluk da aynı seviyede idi; hatta yokluk daha makbul idi.
Bir mümin ile bir münâfık huzuruna gelseler, daha konuşmadan onların hâlini fark ederdi. Zîra sûretlerine değil sîretlerine nazar ederdi. Ona “Ömerü’l-Fârûk” denilmesinin sebeplerinden biri de budur. Dostluğu Allâhü Teâlâ için olduğu gibi, düşmanlığı da Allâhü Teâlâ için olurdu. Çok gayretli idi. Rey ve tedbir sahibi idi. Nice kere isâbetli görüşlerine muvâfık âyet-i kerîmeler nâzil olmuştur.
Hazret-i Ömer (r.a.) hilâfete geçtikten sonra kızı Hazret-i Hafsa (radıyallahü anhâ) -ki Resûlullâh’ın (s.a.v.) pâk zevcelerindendir- babasını görmeye gitti. Yanına vardığında babasının üzerindeki hırkanın on iki yerinde yama olduğunu gördü. Hz. Hafsa, babasını bu hırka ile görünce mahzun olup:
“Ey devletim ve gözümün nuru babam! Bu hırkayı bir fakîre verseniz de kendinize yeni bir hırka alsanız olmaz mı?” dedi. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle buyurdu:
“Kızcağızım, sen, Fahr-i Âlem Hazretlerinin hanımı idin ve dolayısıyla sen ona bizden yakın idin. Bilmez misin ki Server-i Âlem bu alçak dünyadan neler çekmiştir ve ondan ne kadar kaçınmıştır. Ve o dünyayı hor ve zelil edip ayaklarının altına almıştır. Yâ Hafsa! Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) âhirete sefer ettiğinde de bana vasiyet edip “Ya Ömer! Mahşer gününde benimle ve Ebûbekir ile buluşmak istersen yolumuzdan ayrılma” diye buyurmadı mı? İşte ben de onlara uymaktayım.”
Bir mümin ile bir münâfık huzuruna gelseler, daha konuşmadan onların hâlini fark ederdi. Zîra sûretlerine değil sîretlerine nazar ederdi. Ona “Ömerü’l-Fârûk” denilmesinin sebeplerinden biri de budur. Dostluğu Allâhü Teâlâ için olduğu gibi, düşmanlığı da Allâhü Teâlâ için olurdu. Çok gayretli idi. Rey ve tedbir sahibi idi. Nice kere isâbetli görüşlerine muvâfık âyet-i kerîmeler nâzil olmuştur.
Hazret-i Ömer (r.a.) hilâfete geçtikten sonra kızı Hazret-i Hafsa (radıyallahü anhâ) -ki Resûlullâh’ın (s.a.v.) pâk zevcelerindendir- babasını görmeye gitti. Yanına vardığında babasının üzerindeki hırkanın on iki yerinde yama olduğunu gördü. Hz. Hafsa, babasını bu hırka ile görünce mahzun olup:
“Ey devletim ve gözümün nuru babam! Bu hırkayı bir fakîre verseniz de kendinize yeni bir hırka alsanız olmaz mı?” dedi. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle buyurdu:
“Kızcağızım, sen, Fahr-i Âlem Hazretlerinin hanımı idin ve dolayısıyla sen ona bizden yakın idin. Bilmez misin ki Server-i Âlem bu alçak dünyadan neler çekmiştir ve ondan ne kadar kaçınmıştır. Ve o dünyayı hor ve zelil edip ayaklarının altına almıştır. Yâ Hafsa! Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) âhirete sefer ettiğinde de bana vasiyet edip “Ya Ömer! Mahşer gününde benimle ve Ebûbekir ile buluşmak istersen yolumuzdan ayrılma” diye buyurmadı mı? İşte ben de onlara uymaktayım.”
(Menâkıb-ı Çehar Yâr-ı Güzîn)
Hicrî: 06 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder