قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَشْيَةُ اللهِ رَأْسُ كُلِّ
حِكْمَةٍ وَالْوَرَعُ سَيِّدُ الْعَمَلِ. (فيض)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " الله
قورقوسى هر حكمتيك باشى در و ورى ( حراملردان و شبهه لى شيلردن قاجنمق ) أ شرفلى
عملدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Allah korkusu her hikmetin başıdır ve verâ‘ (haramdan ve şüpheli şeylerden
kaçınmak) en şerefli ameldir.”
(Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 28 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
KİŞİ EN ÇOK YAPTIĞI ŞEYLE TANINIR
Ömer bin Hattâb (radıyallâhü anh) tâbiînden Ahnef bin Kays’a (rah.) şöyle nasîhatte bulundu:
“Ey Ahnef, çok gülen kişinin heybeti azalır, çok şaka yapan kimse halk tarafından hafife alınır. Kişi en çok yaptığı şeyle tanınır. Çok konuşan kişinin hatası da çok olur. Hatâsı çok olanın hayâsı azalır. Hayâsı az olan kişinin verâsı da az olur. Kimin de verâsı az olursa kalbi ölür.”
“Ey Ahnef, çok gülen kişinin heybeti azalır, çok şaka yapan kimse halk tarafından hafife alınır. Kişi en çok yaptığı şeyle tanınır. Çok konuşan kişinin hatası da çok olur. Hatâsı çok olanın hayâsı azalır. Hayâsı az olan kişinin verâsı da az olur. Kimin de verâsı az olursa kalbi ölür.”
SULTAN ALPARSLAN’IN HALEB KUŞATMASI
Selçuklu sultanı Alparslan, H. 463 (M. 1071) senesinde Haleb üzerine yürüdü. Haleb Emîri Mahmud’un gelip kendisine tâbi olması için haber gönderdi. Emir bizzat çıkmayıp hediyeler göndermek sûretiyle kurtulmak istedi. Lâkin Alparslan, “Onlar ezânı -Şîi usûlü üzere- ‘hayye alâ-hayri’l-amel’ diye okurlarken hiçbir hediyelerini kabul etmeyiz, bu âdet değişmelidir” dedi.
Haleb Emîri bunu reddedince muhâsaraya başladı. Lâkin Bizans’a yakın böyle bir İslâm serhaddinin tamamen harab olmasını da istemiyordu. Sulh ile teslim almak niyetinde olup bu sebepten surları mancınıkla döverken her tarafına hasar vermemeye çalışıyordu.
Kınnesrîn meydanına kurulan mancınıkla kalenin Ganem kapısını dövdürdü. Ancak Halebliler bunu alaya aldılar ve bu burcun üzerine bir parça atlas kesip koydular. Sultan yanındakilere bunun manasını sorunca dediler ki: “Atılan güllelerden burcun asabı bozulmuş, başı ağrımaktadır, onu rahatlatmak için başını sardık” demek istiyorlar. Bunun üzerine Sultan gazaba geldi, ordusunu iki kısma ayırarak lağımlar kazdırmak sûretiyle şehri zorlamaya başladı. Halk bu vakit çok korktu. Nihâyet kuşatmanın şiddetinden Haleb Emîri Mahmud ve vâlidesi Seyyide Hâtun, şehrin teslîmi için gece gizlice Sultan’ın huzûruna geldiler. Sultan, Emîr’in vâlidesine “Sen Seyyide misin?” diye sorunca, “Ben kavmimin seyyidesiyim; İşte oğlum, nasıl dilersen öyle yap” deyince bu cevap Sultan’ın hoşuna gitti ve onu Haleb’e -eski âdetlerini terketmek şartıyla- vâli olarak tayin etti.
Haleb Emîri bunu reddedince muhâsaraya başladı. Lâkin Bizans’a yakın böyle bir İslâm serhaddinin tamamen harab olmasını da istemiyordu. Sulh ile teslim almak niyetinde olup bu sebepten surları mancınıkla döverken her tarafına hasar vermemeye çalışıyordu.
Kınnesrîn meydanına kurulan mancınıkla kalenin Ganem kapısını dövdürdü. Ancak Halebliler bunu alaya aldılar ve bu burcun üzerine bir parça atlas kesip koydular. Sultan yanındakilere bunun manasını sorunca dediler ki: “Atılan güllelerden burcun asabı bozulmuş, başı ağrımaktadır, onu rahatlatmak için başını sardık” demek istiyorlar. Bunun üzerine Sultan gazaba geldi, ordusunu iki kısma ayırarak lağımlar kazdırmak sûretiyle şehri zorlamaya başladı. Halk bu vakit çok korktu. Nihâyet kuşatmanın şiddetinden Haleb Emîri Mahmud ve vâlidesi Seyyide Hâtun, şehrin teslîmi için gece gizlice Sultan’ın huzûruna geldiler. Sultan, Emîr’in vâlidesine “Sen Seyyide misin?” diye sorunca, “Ben kavmimin seyyidesiyim; İşte oğlum, nasıl dilersen öyle yap” deyince bu cevap Sultan’ın hoşuna gitti ve onu Haleb’e -eski âdetlerini terketmek şartıyla- vâli olarak tayin etti.
Hicrî: 28 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder