قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ
يُوَقِّرْ كَبِيرَنَا وَيَرْحَمْ صَغِيرَنَا. (حم)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " بيوكلريمزه
حرمت كوسترمين ، كوجوكلريمزه مرحمت أتمين بزدن دكلدر . "
Resûlullah
Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Büyüklerimize hürmet
göstermeyen, küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir.”
(Müsned-i Ahmed
bin Hanbel)
Hicrî: 20 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
HİZMETİN MÜKÂFATI
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, Ramazân-ı şerîf ayında bir gece hizmetçilerinden birisi ile üstâzı Muhammed Bâkîbillâh Hazretlerine fâlûzec tatlısı gönderdi. Tatlıyı götüren şahıs doğruca Bâkîbillâh Hazretlerinin kapısına vardı. Herkes uykuda olduğu için tatlıyı bizzat Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri aldı. Ona ‘İsmin nedir?’ diye sordu. Hizmetçi ‘Bâmâ’ dedi ve İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin hizmetinde olduğunu ifâde etti. Muhammed Bâkîbillâh (k.s.):
“Mademki Şeyh Ahmed’in (İmâm-ı Rabbânî) hizmetindesin, o hâlde bizimle berabersin.” buyurdular. Çünkü ‘Bâmâ’ Farsça’da “bizimle beraber” mânâsınadır.
Hizmetçinin, az da olsa Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri ile konuşması, hâlinde mânen birçok değişikliklere vesîle oldu. İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin yanına, kendinden geçmiş bir hâlde vardı.
‘Ne oldu sana? Nedir bu hâlin?’ deyince hizmetçi:
‘Bilmiyorum ama nereye baksam, ifâde edemeyeceğim ve her tarafı kaplayan bir nûr görüyorum.’ dedi.
Bunun üzerine İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bu nûrun, üstâzından ona akseden nûr olduğunu ifâde buyurdular. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
“Mademki Şeyh Ahmed’in (İmâm-ı Rabbânî) hizmetindesin, o hâlde bizimle berabersin.” buyurdular. Çünkü ‘Bâmâ’ Farsça’da “bizimle beraber” mânâsınadır.
Hizmetçinin, az da olsa Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri ile konuşması, hâlinde mânen birçok değişikliklere vesîle oldu. İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin yanına, kendinden geçmiş bir hâlde vardı.
‘Ne oldu sana? Nedir bu hâlin?’ deyince hizmetçi:
‘Bilmiyorum ama nereye baksam, ifâde edemeyeceğim ve her tarafı kaplayan bir nûr görüyorum.’ dedi.
Bunun üzerine İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bu nûrun, üstâzından ona akseden nûr olduğunu ifâde buyurdular. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
BİRKAÇ HİKMETLİ SÖZ
Evliyâullahtan İbrâhim el-Havvâs (rahimehullâh) dedi ki:
“Ehl-i ilimden bir zât şöyle dedi: “Tok olan kimse uyanık kalamaz, çok uyuyan kimse hüzne doymaz. Zâlim kimselerle beraber olan kişinin işlerinin düzgün olması, fazla konuşan kimsenin yumuşak bir kalbe sâhip olması, mal ve makam sevgisi olan kimsenin Allâhü Teâlâ’ya karşı muhabbetinin olması, mahlûkâta muhabbet besleyenin Allâhü Teâlâ ile muhabbet kurması ve dünyaya rağbet eden kimsenin rahat bulması düşünülemez.”
“Muhakkak Allâhü Teâlâ üç şeyi sever ve üç şeye buğzeder. Allahü Teâlâ’nın kullarında sevdiği şeyler; az yemek, az uyumak ve az konuşmaktır. Buğz ettiği şeyler ise çok konuşmak, çok yemek ve çok uyumaktır.”
“Ehl-i ilimden bir zât şöyle dedi: “Tok olan kimse uyanık kalamaz, çok uyuyan kimse hüzne doymaz. Zâlim kimselerle beraber olan kişinin işlerinin düzgün olması, fazla konuşan kimsenin yumuşak bir kalbe sâhip olması, mal ve makam sevgisi olan kimsenin Allâhü Teâlâ’ya karşı muhabbetinin olması, mahlûkâta muhabbet besleyenin Allâhü Teâlâ ile muhabbet kurması ve dünyaya rağbet eden kimsenin rahat bulması düşünülemez.”
“Muhakkak Allâhü Teâlâ üç şeyi sever ve üç şeye buğzeder. Allahü Teâlâ’nın kullarında sevdiği şeyler; az yemek, az uyumak ve az konuşmaktır. Buğz ettiği şeyler ise çok konuşmak, çok yemek ve çok uyumaktır.”
(Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 20 Rebiulevvel 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder