قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ جَعَلَ الْحَقَّ
عَلَى لِسَانِ عُمَرَ وَقَلْبِهِ. (ت)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
محقق
الله تعالى حقى ، عمرين لساننه و قلبنه يرلشتردى ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Muhakkak Allâhü Teâlâ hakkı, Ömer’in lisânına ve kalbine yerleştirdi.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 25 Safer 1440 Fazilet
Takvimi
ÖMERU’L-FÂRUK’UN (R.A.) SALÂBET-İ DÎNİYYESİ
İkrime (r. anh) anlattı: Uhud Gazâsı’nda -Müslümanlar Uhud dağına sığınmışlar iken- Ebû Süfyân: “Yüce ol Hübel” deyince Peygamberimiz (s.a.v.), Hazret-i Ömer’e: “Allâhü a‘lâ ve ecel (Allâh en yüce ve en celîldir) diye ona cevap ver” diye emir buyurdular. Ebû Süfyân: Bizim Uzza’mız var, sizin yok, deyince Hazret-i Ömer: “Allah bizim mevlâmızdır, sizin mevlânız yoktur” diye cevap verdi.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.), başka bir sahâbînin değil de Hazret-i Ömer’in cevap vermesini emir buyurmasındaki sırlardan bazıları şunlardır:
Ebû Süfyân, Uhud’da Peygamber Efendimizin, Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer’in hayatta olup olmadığını sorduğunda Hazret-i Ömer dayanamayıp: “İşte Resûlullah burada, biz de hayattayız” diye cevap vermişti. Resûlullah Efendimiz, Hazret-i Ömer’in kalbinin Allah uğrunda ve Hakk’a yardım yolunda galeyânını ve bu sebeple sükût etmesi emrine tahammül edemeyeceğini gördüğünden cevap vermesine izin vermiştir.
Ebû Süfyân, ‘Yüce ol Hübel’ dediğinde sahâbeden sadece Hazret-i Ömer sükût etmeye dayanamayıp Peygamberimize onu şikâyet etti. Peygamberimiz de cevaba onu vazîfelendirerek kalbini rahatlattı. Ebû Süfyân o sözü söyleyince, Hazret-i Ömer: Yâ Resûlallâh, Allah düşmanı bak ne söylüyor, dedi. Peygamberimiz de: Ona ‘Allâh a‘lâ ve ecel’ diye seslen buyurdu.
Hazret-i Ömer’in tevhîdin âşikâre i‘lânı hususunda gayret-i dîniyyesi çok yüce idi. Hatta Müslüman olduğu gün, kelime-i tevhîdi okuyarak İslâmını açıkça ilan etmiş, onun için kendisine Hak ile bâtıl arasını ayıran manasına “Fârûk” denilmişti.
Hazret-i Ömer, Ashâb-ı Kirâm’ın en heybetlisi ve en şiddetlisi idi. Din düşmanlarıyla mücâdeleyi sever, Allâh yolunda çektiği eziyetlerden hoşnut olurdu. Kâfirlerle göğüs göğüse mücâdele ederdi. Bu sebeple hicretini dahi açıkça yapmış ve Kureyşlilere: “Ben hicret ediyorum, bana karşı durabilecek, evlâdını yetim, karısını dul bırakacak varsa şu vâdinin aşağısına gelsin” demişti.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.), başka bir sahâbînin değil de Hazret-i Ömer’in cevap vermesini emir buyurmasındaki sırlardan bazıları şunlardır:
Ebû Süfyân, Uhud’da Peygamber Efendimizin, Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer’in hayatta olup olmadığını sorduğunda Hazret-i Ömer dayanamayıp: “İşte Resûlullah burada, biz de hayattayız” diye cevap vermişti. Resûlullah Efendimiz, Hazret-i Ömer’in kalbinin Allah uğrunda ve Hakk’a yardım yolunda galeyânını ve bu sebeple sükût etmesi emrine tahammül edemeyeceğini gördüğünden cevap vermesine izin vermiştir.
Ebû Süfyân, ‘Yüce ol Hübel’ dediğinde sahâbeden sadece Hazret-i Ömer sükût etmeye dayanamayıp Peygamberimize onu şikâyet etti. Peygamberimiz de cevaba onu vazîfelendirerek kalbini rahatlattı. Ebû Süfyân o sözü söyleyince, Hazret-i Ömer: Yâ Resûlallâh, Allah düşmanı bak ne söylüyor, dedi. Peygamberimiz de: Ona ‘Allâh a‘lâ ve ecel’ diye seslen buyurdu.
Hazret-i Ömer’in tevhîdin âşikâre i‘lânı hususunda gayret-i dîniyyesi çok yüce idi. Hatta Müslüman olduğu gün, kelime-i tevhîdi okuyarak İslâmını açıkça ilan etmiş, onun için kendisine Hak ile bâtıl arasını ayıran manasına “Fârûk” denilmişti.
Hazret-i Ömer, Ashâb-ı Kirâm’ın en heybetlisi ve en şiddetlisi idi. Din düşmanlarıyla mücâdeleyi sever, Allâh yolunda çektiği eziyetlerden hoşnut olurdu. Kâfirlerle göğüs göğüse mücâdele ederdi. Bu sebeple hicretini dahi açıkça yapmış ve Kureyşlilere: “Ben hicret ediyorum, bana karşı durabilecek, evlâdını yetim, karısını dul bırakacak varsa şu vâdinin aşağısına gelsin” demişti.
(Müntehabü’l-Müstetâb min-Menâkıb-i Ömer ibni’l-Hattâb)
Hicrî: 25 Safer 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder