28 Kasım 2018 Çarşamba

AMELDEKİ MEZHEPLERİN TEŞEKKÜLÜ




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْعِلْمُ حَيَاةُ الْإِسْلَامِ وَعِمَادُ الْإِيمَانِ وَمَنْ عَلَّمَ عِلْمًا أَتَمَّ اللهُ لَهُ أجْرَهُ وَمَنْ تَعَلَّمَ فَعَمِلَ عَلَّمَهُ اللهُ مَا لَمْ يَعْلَمْ. (الجامع الصغير)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر  " :علم إسلاميك حياتى و إيمانين ديركى در . كيم علم أؤكرترسه ، الله تعالى اونون مكافاتنى تام ورير . كيم أؤكرنير و عمل أدرسه ، الله تعالى اونه بلمدكلرنى أؤكرتر ."
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “İlim, İslâm’ın hayâtı ve îmânın direğidir. Kim ilim öğretirse, Allâhü Teâlâ onun mükâfâtını tam verir. Kim öğrenir ve amel ederse, Allâhü Teâlâ ona bilmediklerini öğretir.”
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî:   20   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 

AMELDEKİ MEZHEPLERİN TEŞEKKÜLÜ


Peygamber Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm, Ashâbına fıkıh bilgilerini ve hüküm çıkarma yollarını öğretmiştir. Hattâ Ashâb-ı Kirâm’dan altı zât, Peygamberimiz zamanında fetvâ verir hale gelmişlerdi. Peygamber Efendimizin refîk-i alâya intikalinden sonra da diğer sahâbe bu zatlardan ilim almaya devam etmişlerdir.
Medîne-i Münevvere’de, Hazret-i Osman (r.a.) devrinin son zamanlarına kadar birçok sahâbe yaşadı. Medîneli birçok tâbiîn, hadîs ve fıkıh bilgilerini o Ashâbdan bir araya topladılar. Tâbiînden Medîneli yedi zat, fıkıh ilminde büyük bir mevkiye sahiptiler. Sonra bu zatların ilimleri, İmâm Mâlik’in Medîneli hocalarına intikal etmiş, İmâm Mâlik Hazretleri de bu bilgileri derleyip toparlamış ve kitlelere yaymıştır. Böylece Mâlikî mezhebi te’sîs olunmuştur.
Diğer imamların mezhepleri de böyle teşekkül etti. Meselâ Ömeru’l-Fâruk (radıyallâhü anh), Kûfe şehrini kurunca fasîh Arap kabilelerini oraya yerleştirdi. Allâh’ın dînini talim etmek üzere de Abdullah İbn-i Mes‘ûd’u (radıyallâhü anh) gönderdi ve onlara: “Abdullâh’ı göndererek sizi kendime tercih ettim” demiştir. Çünkü onun diğer sahâbe arasında ilmî seviyesi cidden çok yüksekti. İbn-i Mes‘ûd Hazretlerinin yüksek gayretleriyle Kûfe şehri fakîhlerle dolup taştı.
Hazret-i Ali (k.v.), Kûfe’ye gelince bu şehir halkına ilim öğretmeye devam etti. Hilâfet merkezi olan Kûfe, diğer İslam şehirleri arasında benzersiz bir hâle geldi. Hatta orada sırf ilim neşri için ikâmet edip sonra, Irak’ın diğer şehirlerine gidenler hariç, tam bin beşyüz sahâbe vardı.
İbrahim bin Yezîd en-Nehaî (rah.), bu zâtların tamâmındaki ilimleri bir araya topladı. Ondan sonra İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe (rah.) de bu ilimleri, fıkıh, hadîs, Kur’ân ilimleri ve Arapça’da derin bilgi sahibi talebelerinden kırk fakîhten oluşan bir mecliste müzâkere ederek tedvin ve tanzim etmiştir.
Bilâhare İmâm Şâfiî Hazretleri gelerek iki kaynağın (Medîne ve Kûfe) suyunu birleştirmiş ve Müslim bin Hâlid (rah.) gibi Mekkeli hocalarından devşirdiklerini de üzerine ilâve etmiştir.
Mezheb imâmları fıkhî meselelerin üçte ikisinde ittifak halindedirler. Kalan üçte birinde ihtilâf ettikleri hususların delilleri de fıkıh kitaplarında mevcuttur. Mezhepler işte böyle sağlam temeller üzerine oturtulmuştur...
Hicrî:   20   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder