17 Kasım 2018 Cumartesi

İMTİSAL NUMÛNESİ PEYGAMBER EFENDİMİZ-2




قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا... (سورة الحشر ۷)
الله تعالى شويلع بيوردى ( مآلاً )   : "  برده بيغمبر سزه هر نه ( أمر ) وررسه طوطون ، نهيتديكندن ده صقنين ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Bir de peygamber size her ne (emir) verirse tutun, nehyettiğinden de sakının...”
(Haşr Sûresi, âyet 7)
Hicrî:   08   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 

İMTİSAL NUMÛNESİ PEYGAMBER EFENDİMİZ-2


Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) fakirlerle beraber oturur, yoksullarla oturup yemek yer, fazîlet sahibi kimselere ikramda bulunurdu. Allâhü Teâlâ’nın hidâyetine mazhar olmaları için şerefli ve asîl kimselerle de dostluk kurardı. “Size bir kavmin ulusu geldiği zaman ona ikramda bulunun” buyururdu.
Latîfe yapar fakat dâima doğru ve hakîkati söylerdi. Yemek için kölelerin arasına otururdu. Onlara ikram ve bereket olsun diye ashâbının bahçelerine giderdi. Yanında hiçbir muhâfız olmadan düşmanın arasında yürürdü. Dünyanın hiçbir hâli onu korkutmazdı. Yoksulu fakirliğinden dolayı hakîr görmezdi. Hiçbir hükümdara mülkünden dolayı hürmet göstermezdi. Asla çirkin söz söylemez, lanet etmezdi. Cimri ve korkak değildi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ancak tebessüm ile gülerdi.
Hiçbir hizmetçisini azarlamamış, yaptığı bir işten dolayı “Neden böyle yaptın!”; yapmadığı bir şeyden dolayı da “Neden yapmadın!” demez, “Ezelde takdir olunsaydı elbette olurdu.” buyururlardı. Birisi bir ihtiyacını arz için gelse onu sabırla dinler, o sözünü bitirip ayrılmadan ayrılmazdı. Elini tutan kimse bırakmadıkça o da bırakmazdı. Çoğu zaman kıbleye dönerek otururdu.
Çocuk bile olsa, karşılaştığı kimseye selam verirdi. Huzuruna gelenlere minderini verir, elbisesini onun altına sererdi. Eğer gelen almak istemezse ısrar ederdi. Memnun olsa da öfkeli olsa da ancak hakîkati söylerdi.

KALBİN KEDERLE CEZALANDIRILMASI

Bir adam, Hazret-i Ali’nin oğlu Ebu’l-Kâsım Muhammed bin Hanefiyye’ye (kuddise sirruh) gelerek:
“İçimde sebebini bilmediğim bir gam ve keder var, bu yüzden kalbim daralıyor” der. Muhammed bin Hanefiyye (r.a.) ona:
“Sebebi bilinmeyen keder, işlemediğin günâhın cezâsıdır.” der. Adam:
“Bunun manası nedir?” diye sorar. O da buyurur ki:
“Bunun manası, muhakkak kalp bir günah işlemeye meyleder, fakat diğer uzuvlar bu günâhı işlemekte ona yardımcı olmazlar. Dolayısıyla sadece kalp gam ve keder ile cezalandırılır.”
(Târîh-i Bağdad)
Hicrî:   08   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder