قَالَ
اللهُ تَعَالَى: وَلٰكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْدِي بِهِ مَنْ نَشَاءُ مِنْ
عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ. (سورة الشوري، ٥۲)
الله
تعالى شويلع بيوردى ( مآلاً ) : "و
لكن بز اونى ( قرآنى ) بر نور قلدق ْ اونونله قوللارمزدان ديله ديكمزى هدايته
أرديره جكز . و شبهه يوق كى سن دوغرى بر يوله رهبرلك أدرسين ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ve lâkin biz onu (Kur’ân’ı) bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimizi hidâyete erdireceğiz. Ve şüphe yok ki sen doğru bir yola rehberlik edersin.”
(Şûrâ Sûresi, âyet 52)
Hicrî: 11 Rabiulevvel 1440 Fazilet
Takvimi
RESÛLULLÂH EFENDİMİZİN YÜKSEK FESÂHATİ
Resûlü Ekrem’in (sallallâhü aleyhi ve sellem) sözü gâyet açık ve düzgündü, konuşmaları her türlü noksanlıktan ve fazlalıktan uzaktı. Hazret-i Âişe (r.anhâ)’dan şöyle rivayet olundu, dedi ki: “Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) mübârek konuşmaları, manasını herkesin anlayabileceği şekilde tane tane idi. Onu işiten herkes hemen sözlerini ezberlerdi.” (Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ)
Ashâbından birisi Peygamber Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Biz senden daha edebî konuşan bir kimse görmedik.” dediklerinde, Peygamberimiz: “Bu gâyet tabîî, Kur’ân benim lisanımla geldi. Öyle bir lisan ki fasîh Arapça” buyurdu.
Bir gün, Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh), Resûlullah Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: “Bütün Arabistan’ı dolaştım, fasîh konuşanları dinledim. Sizin gibi fasîh ve beliğ konuşanını görmedim. Bu edebi size kim öğretti?”
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ona şöyle cevap verdi: “Beni Rabbim edeplendirdi. Hem de en güzel bir şekilde.”
Hazret-i Ömer: “Ya Resûlallah, sen hep aramızda yaşadığın halde nasıl en fasîhimiz oldun?” dedi. “Cebrâîl Aleyhisselam, Hazret-i İsmâil’in ve diğerlerinin lügatleriyle gelip onları bana öğretti” buyurdular.
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) konuştuğu zaman, kimse tekrar etmesine ihtiyaç hissetmezdi. Sözlerinde hiçbir eksiklik yoktu. Hatâ yapmazdı. Karşısına, fesâhatte hiçbir kimse çıkamazdı. Onu kimse, hitâbette geçemezdi. Çok kısa sözlerle uzun hutbeler okurdu. O ancak doğru konuşurdu. Hiçbir kimse, Resûlullâh’ın sözlerinden daha faydalı, daha doğru bir söz işitmemiştir.”
Bütün ilimlerin ve edeplerin kaynağı Resûlullah Efendimiz Hazretleridir. Bu sebeple her zaman Resûlullah Efendimizin sünnetine uymalıyız.
Ashâbından birisi Peygamber Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Biz senden daha edebî konuşan bir kimse görmedik.” dediklerinde, Peygamberimiz: “Bu gâyet tabîî, Kur’ân benim lisanımla geldi. Öyle bir lisan ki fasîh Arapça” buyurdu.
Bir gün, Hazret-i Ebûbekir (radıyallâhü anh), Resûlullah Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: “Bütün Arabistan’ı dolaştım, fasîh konuşanları dinledim. Sizin gibi fasîh ve beliğ konuşanını görmedim. Bu edebi size kim öğretti?”
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ona şöyle cevap verdi: “Beni Rabbim edeplendirdi. Hem de en güzel bir şekilde.”
Hazret-i Ömer: “Ya Resûlallah, sen hep aramızda yaşadığın halde nasıl en fasîhimiz oldun?” dedi. “Cebrâîl Aleyhisselam, Hazret-i İsmâil’in ve diğerlerinin lügatleriyle gelip onları bana öğretti” buyurdular.
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) konuştuğu zaman, kimse tekrar etmesine ihtiyaç hissetmezdi. Sözlerinde hiçbir eksiklik yoktu. Hatâ yapmazdı. Karşısına, fesâhatte hiçbir kimse çıkamazdı. Onu kimse, hitâbette geçemezdi. Çok kısa sözlerle uzun hutbeler okurdu. O ancak doğru konuşurdu. Hiçbir kimse, Resûlullâh’ın sözlerinden daha faydalı, daha doğru bir söz işitmemiştir.”
Bütün ilimlerin ve edeplerin kaynağı Resûlullah Efendimiz Hazretleridir. Bu sebeple her zaman Resûlullah Efendimizin sünnetine uymalıyız.
Hicrî: 11 Rabiulevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder