17 Kasım 2018 Cumartesi

PEYGAMBER EFENDİMİZİN ŞECÂATİ




عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَحْسَنَ النَّاسِ وَكَانَ أَجْوَدَ النَّاسِ وَكَانَ أَشْجَعَ النَّاسِ. (م)
أنس بن مالك دن ( رضى الله عنه ) شويله روايت اولندى ده دكى : " بيغمبر أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) آحلاق ، ياراطلش ، حاسَبْ ، نَسَبْ وسائر بوتون حصوصلرده ) إنسانلريك أك كوزلى إيدى . إنسانلريك أك جومردى إيدى ، إنسانلريك أك شجاعتلسى إيدى ."
Enes bin Mâlik’den (r.a.) şöyle rivayet olundu, dedi ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) (ahlâk, yaratılış, haseb, neseb vesâir bütün hususlarda) insanların en güzeli idi, insanların en cömerdi idi, insanların en şecâatlisi idi.
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî:   09   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 


PEYGAMBER EFENDİMİZİN ŞECÂATİ


Hz. Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için şöyle buyurdular: “Ben, Resûlullah (s.a.v)’den daha cesur, ondan daha kuvvetli ve cömert bir kimse görmedim.”
Hz. Ali (r.a.) da: “Muhârebe kızışıp gözler kan çanağına döndüğü zaman, biz Resûlullâh’a (s.a.v.) sığınırdık. Düşmana ondan daha yakın kimse bulunmazdı.” buyurmuştur.
Peygamber Efendimizin mübarek vücutları son derece kuvvetliydi. Kureyşlilerin en güçlü ve o güne kadar sırtı yere getirilemeyen pehlivanlarından Rükâne birgün, Mekke vâdîlerinden birisinde, Peygamber Efendimize rastlamıştı.
Peygamberimiz (s.a.v.) ona “Ey Rükâne! Sen hâlâ Allah’tan korkmamakta ve seni dâvet ettiğim şeyi kabul etmemekte direnip duracak mısın?” diyerek kendisini İslâmiyete dâvet etti. Rükâne “Eğer söylediklerinin hak ve gerçek olduğunu bilsem sana tâbi olurdum, yâ Muhammed!” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ben seni güreşte yenersem, ne dersin? Söylediklerimin hak ve gerçek olduğunu kabul eder misin?” diye sordu. Rükâne “Evet, müslüman olurum.” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) “Kalk haydi! Seninle güreşelim!” buyurdu. Rükâne, Peygamber Efendimizle güreşmeğe kalktı. Peygamberimiz (s.a.v.), onu tutar tutmaz yere yıkıverdi! Rükâne kendisini korumaya, fırsat bulamadı. “Yâ Muhammed! Bir daha güreşelim!” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) tekrar güreşti ve onu üç kere yıkıverdi. Rükâne “Vallâhi, yâ Muhammed! Bu çok şaşılacak bir iş! Sen beni nasıl yıkabiliyorsun, anlayamadım.” dedi.
“Allah’tan korkar ve dâvetime uyarsan sana bundan daha çok şaşılacak olanını gösteririm” buyurdu. Rükâne “O daha acâib olan şey nedir?” diye sordu.
Peygamberimiz (s.a.v.) “Şu gördüğün ağacı çağıracağım. O da bana gelecektir!” buyurdu. Rükâne “Haydi çağır, gelsin bakayım?” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), ağacı çağırınca, ağaç gelip, Peygamber Efendimizin önünde durdu!
Sonra Peygamberimiz ağaca, “Dön yerine!” buyurdu. Ağaç eski yerine döndü.
Rükâne (r.a.), Mekke’nin fethinden sonra müslüman oldu. Hz. Muâviye’nin (r.a.) halîfeliği devrinin başlarında, Hicrî 42 (M. 662) senesinde vefât etmiştir. Radıyallâhü anh.
(Izhâru’l-Hakk)
Hicrî:   09   Rabiulevvel   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder