قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: كَفَى بِالْمَرْءِ كَذِبًا أَنْ
يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ. (م)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."
دويدوغى هر شيئ سويلمسى ، كشيه كوناح
اولرق يتر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Duyduğu her şeyi söylemesi, kişiye günah olarak yeter.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 29 Rebîulâhir 1439 Fazilet
Takvimi
MÜ’MİN GÜNAHLARDAN SAKINIR
Mü’minler, Allâhü Teâlâ’ya ibâdet ve itâat etmekle ve günahlardan sakınmakla mükelleftirler. Bazıları vardır ki hayırlı ameller işlemezler, ibâdet ve itâat etmekten kaçınırlar, günah işlemekte ısrar ederler. Böyle yapmak ibâdet ve itâatle mükellef olan insan için ne kadar çirkin bir hâldir.
Kâdı İbn-i Şübrüme (rahmetullâhi aleyh) dedi ki: “Hasta olmak korkusuyla helâl olan nîmetlerden bile kaçındığı hâlde cehennem korkusuyla günah işlemekten çekinmeyen kişiye şaşarım.”
Ulemâdan İbn-i Sabâve (rahmetullâhi aleyh): “Biz tecrübe ettik ve gördük ki Allâhü Teâlâ’ya itâat üzere sabretmek, onun azâbına sabretmekten daha kolaydır” demiştir.
Kendisine “Allah senden râzı olsun” diyen bir kişiye Fudayl bin İyad (rahmetullâhi aleyh) “Ben O’nu râzı edemedikten sonra O benden nasıl râzı olsun?” demiştir.
Fudayl bin İyâd’a “En çok şaşırdığın şey nedir?” diye sorulduğunda “Allâhü Teâlâ’yı bildiği hâlde ona isyan eden kalptir.” demiştir.
Bir adam, İbn-i Abbâs’a (radıyallâhü anhümâ) “Hem günâhı hem ameli az olan insan mı, yoksa hem ameli hem günahı çok olan insan mı hayırlıdır?” diye sormuş. O da “Günahtan sâlim olmak her şeyden hayırlıdır.” diye cevap vermiştir.
“Takvâ nedir?” diye soran kimseye Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) “Sen hiç dikenli bir yoldan geçtin mi?” diye sordu. O da “Evet geçtim.” deyince “Peki, nasıl geçtin?” diye sordu. “Dikenlerin batmasından sakınarak” dedi. Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) “Öyle ise dikenlerden sakındığın gibi günahlardan da sakın. İşte takvâ budur.” buyurdu.
Abdullah bin Mübârek Hazretleri de: “Bana kat’î olarak günahları terk edeceğini söyleyen varsa ben de onun kurtuluşa ereceğine dâir kefil olayım. Allâhü Teâlâ’ya itâat eden râhat eder ve günahların acı neticelerini tatmaz.” buyurmuştur.
Kâdı İbn-i Şübrüme (rahmetullâhi aleyh) dedi ki: “Hasta olmak korkusuyla helâl olan nîmetlerden bile kaçındığı hâlde cehennem korkusuyla günah işlemekten çekinmeyen kişiye şaşarım.”
Ulemâdan İbn-i Sabâve (rahmetullâhi aleyh): “Biz tecrübe ettik ve gördük ki Allâhü Teâlâ’ya itâat üzere sabretmek, onun azâbına sabretmekten daha kolaydır” demiştir.
Kendisine “Allah senden râzı olsun” diyen bir kişiye Fudayl bin İyad (rahmetullâhi aleyh) “Ben O’nu râzı edemedikten sonra O benden nasıl râzı olsun?” demiştir.
Fudayl bin İyâd’a “En çok şaşırdığın şey nedir?” diye sorulduğunda “Allâhü Teâlâ’yı bildiği hâlde ona isyan eden kalptir.” demiştir.
Bir adam, İbn-i Abbâs’a (radıyallâhü anhümâ) “Hem günâhı hem ameli az olan insan mı, yoksa hem ameli hem günahı çok olan insan mı hayırlıdır?” diye sormuş. O da “Günahtan sâlim olmak her şeyden hayırlıdır.” diye cevap vermiştir.
“Takvâ nedir?” diye soran kimseye Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) “Sen hiç dikenli bir yoldan geçtin mi?” diye sordu. O da “Evet geçtim.” deyince “Peki, nasıl geçtin?” diye sordu. “Dikenlerin batmasından sakınarak” dedi. Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) “Öyle ise dikenlerden sakındığın gibi günahlardan da sakın. İşte takvâ budur.” buyurdu.
Abdullah bin Mübârek Hazretleri de: “Bana kat’î olarak günahları terk edeceğini söyleyen varsa ben de onun kurtuluşa ereceğine dâir kefil olayım. Allâhü Teâlâ’ya itâat eden râhat eder ve günahların acı neticelerini tatmaz.” buyurmuştur.
(Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn)
Hicrî: 29 Rebîulâhir 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder