27 Ocak 2018 Cumartesi

HAZRET-İ FÂTIMA’NIN MEHRİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: فَاطِمَةُ سَيِّدَةُ نِسَاءِ أَهْلِ الْجَنَّةِ .... (حم)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   ( قزم ) فاطمه جنت قادنلرينيك أفندسى در ."

Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “(Kızım) Fâtıma cennet kadınlarının efendisidir.” 
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:   17  Rebîulâhir  1439  Fazilet Takvimi 


 HAZRET-İ FÂTIMA’NIN MEHRİ


Resûlullâh Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), kızı Hz. Fâtıma’yı (r.anhâ) Hz. Ali (kerramallâhü veche) ile evlendirmeyi murâd edince, buyurdu ki:
“Yâ Fâtıma, mehir olarak 400 dirheme râzı olur musun?” Hz. Fatıma: “Râzı olmam” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) gelip:
“Ey Allâh’ın Resûlü! Allâhü Teâlâ, Fâtıma’ya cenneti ve içindekileri mehir olarak verdi.” dedi. Bu müjde Hz. Fâtıma’ya ulaştırılınca, yine: “Râzı olmam” cevâbını verdi. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Ey kızım, neye râzı olursun?” buyurdular. Hz. Fâtıma: “Senin râzı olduğun şeye… Ümmetine şefâat etme nimetine” cevabını verdi.
Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselam elinde yazılı bir kâğıt olduğu halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna tekrar geldi ve:
“Yâ Fâtıma! Babanın ümmeti sana mehir kılındı” müjdesini verdi. Hz. Fâtıma (r. anhâ) kâğıdı eline aldı ve:
“Yâ Rab! Kıyâmet günü olduğunda bu kâğıdı elime alarak, işte benim mehrim diyeceğim” buyurarak Allâh’a şükretti. 
 (Risâle-i Mürşidü’l-Müteehhilîn)
 

Ashâb-ı Bedir.....HÂRİS BİN HÂTIB (R.A.)


Hâris bin Hâtıb (radıyallâhü anh) Ensâr’dan ve Evs kabîlesinin Ümeyye oğullarındandır. Ashâb-ı Kirâm’dan Sa’lebe bin Hâtıb’ın kardeşidir.
Bir rivâyette Bedir Gazâsı’nda bulunmuş, diğer rivâyette de Resûlullâh Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Bedir Gazâsı’na çıkarken Ravhâ denilen yerde onu ve Ebû Lübâbe Hazretlerini Medîne’ye geri çevirmiş, ama ganîmetten de harpte bulunanlara verdiği gibi pay vermişti. Ebû Lübâbe’yi (radıyallâhü anh) Medîne’ye, Hâris’i de (radıyallâhü anh) Benî Amr bin Avf’a bir vazîfe ile göndermişti.
Büyük siyer âlimi Vâkıdî’nin beyânına göre Hazret-i Hâris Uhud, Hendek ve Hudeybiye’de bulunmuş, Hayber’de şehîd düşmüştür. 
(Üsdü’l-Gâbe, Esmâ-i Ashâb-ı Bedir)
Hicrî:   17  Rebîulâhir  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder