3 Temmuz 2024 Çarşamba

MOLLA EFDALZÂDE’NİN İLİM GAYRETİ


 

عَنْ عَبْدِ اللهِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ : لَيْسَ الْعِلْمُ مِنْ كَثْرَةِ الْحَدِيثِ وَلَكِنَّ الْعِلْمَ مِنَ الْخَشْيَةِ. (طب)

عبدالله بن مسعود رضى الله عنه بيوردوكى : الله تعالى بر قلونى سوديكى زمان ، ملكلريك قلبلرينه اونون سوكسنى يرلشترير . "

Abdullah bin Mes‘ûd radıyallâhü anh buyurdu ki:  “İlim, çok (bilip çok) konuşmak değildir. Hakîkî ilim, Allah korkusu(na vesile olan)dır.”

(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

Hicrî:    27  Zilhicce  1445  Fazilet Takvim

 

MOLLA EFDALZÂDE’NİN İLİM GAYRETİ

 

Fâtih Sultan Mehmed Han, bir gün İstanbul’da tebdil-i kıyâfet dolaşırken yolda, devrin âlimlerinden Molla Efdalzâde Hâmid’e rastladı. Efdalzâde, Sultan Mehmed Han’ı tanıyarak atından inip selâm verdi. Fâtih Sultan Mehmed Han da daha önce sadece bir defa gördüğü Efdalzâde’yi tanıdı ve ona ertesi gün divana gelmesini emretti.

Molla Efdalzâde, ertesi gün divana geldi. Fâtih Sultan Mehmed Han, onu, babası Sultan Murad Han’ın yaptırdığı medreseye müderris tayin etti. Molla Efdalzâde de Hazret-i Fâtih’in elini öptü. Padişah, ona, “Ben seni unutmam, sen gayret etmeye, ilimde ilerlemeye bak!” diye nasihat etti.

Molla Efdalzâde, hakikaten Sultan’a verdiği sözde durmuş, hastalanacak, sakalları dökülecek kadar çalışmış, nihâyet Sahn-ı Semân Medresesi’ne müderris tayin edilmişti.

Orada müderris iken, bir zaman Sultan Mehmed Han, Rumeli’de gazâya çıkmıştı. Bu sırada İstanbul’da büyük kayıplara sebep olan tâûn (veba) salgını başladı. Efdalzâde de ailesini İstanbul hâricindeki bir köye taşıdı. Ancak derslerini aslâ bırakmadı. Haftada dört gün, pek uzak yerden ders vermek için medreseye gelirdi.

Sultan, gazâdan döndüğünde, salgın İstanbul’da bitmişti. Padişahı karşılamaya gelenler arasında Efdalzâde’yi de gören Fâtih Sultan Mehmed Han, ona dedi ki: “Bulunduğun uzak köyden haftada dört gün derse geldiğini ve üstün gayretini duydum. Sen vazifeni yaptın, inşâallâh ben de bana düşeni yapacağım.”

Nitekim daha sonra padişah, gazâdan kendi hissesine düşen ganimetlerden diğer âlimlere verdiği ihsanın iki katını Efdalzâde’ye verdi ve onu İstanbul kadılığına tayin etti.

Molla Efdalzâde, ilimde pek yüksek pâyelere ermiş, ömrünün sonuna kadar birçok talebe yetiştirmiştir. Nitekim talebelerinden Fenârî Muhyiddin Çelebi der ki: “Onun derslerine devam ettiğim müddetçe, aklî ve şer’î ilimlerin hiçbirinden gafil olduğunu görmedim. Kendisine hangi fenden bir müşkil sorulsa, güzelce izah ederdi. Hattâ, “Âlimlerin ellerindeki kitapların tamamı zâyi olsa, Efdalzâde merhum, onları hatırından aynen yazdırabilir.” derdik.

Hicrî:    27 Zilhicce  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder