24 Ocak 2023 Salı

CÖMERTLER SULTANI HAZRET-İ ALİ (K.V.)


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : خُلُقَانِ يُحِبُّهُمَا اللّٰهُ وَخُلُقَانِ يُبْغِضُهُمَا اللّٰهُ فَأَمَّا اللَّذَانِ يُحِبُّهُمَا اللّٰهُ فَالسَّخَاءُ وَالسَّمَاحَةُ وَأَمَّا اللَّذَانِ يُبْغِضُهُمَا اللّٰهُ فَسُوءُ الْخُلُقِ وَالْبُخْلُ. (هب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  إيكى آخلق واردركى الله تعالى اونلارى سور ، إيكى آخلقده واردركى الله تعالى اونلره بغض أدر . الله تعالى نيك سوديكى إيكى آخلق ؛ جومرتلك و مسامحه ( قولايلاشترمقدر . الله تعالى نيك بغض أتديكى إيكى آخلق ؛ كوتى آخلق و جمريلكدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  İki ahlâk vardır ki Allâhü Teâlâ onları sever; iki ahlâk da vardır ki Allâhü Teâlâ onlara buğzeder. Allâhü Teâlâ’nın sevdiği iki ahlâk; cömertlik ve müsâmaha (kolaylaştırmak)dır. Allâhü Teâlâ’nın buğzettiği iki ahlâk; kötü ahlâk ve cimriliktir.”

(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

Hicrî:  02   Receb    1444 Fazilet Takvim

 

CÖMERTLER SULTANI HAZRET-İ ALİ (K.V.)

 

Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra sarf eden kimseler, işte onların, Rableri yanında ecirleri vardır ve onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.” meâlindeki, Bakara Sûresi’nin 274. âyet-i kerîmesi, infâkın en mükemmel sûretini göstermekte, böyle bir infâkta bulunacakların nâil olacakları mükâfatları beyan buyurmaktadır.

Bu âyet-i kerîmenin nüzûl sebebi hakkında, birçok rivâyet vardır. Hazret-i Ali (r.a.) hakkında nâzil olduğu da rivâyet edilmiştir. Hz. Ali kerremallâhü vecheh, dünyaya aslâ iltifat etmezdi. Farazâ, eline bin altın geçse, bir tanesinin bile ertesi güne kalmasını istemezdi, o gün hepsini de sadaka olarak verirdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Ali (r.a.) için, “Sultân-ı Eshıyâ (Cömertler Sultanı)” buyururlardı.

Bir gün yanında sadece dört dirhemi var iken bunun birini gece, birini gündüz, birini gizli, birini de açıktan olmak üzere hepsini tasadduk etmişti. Resûlullah (s.a.v.) de “Yâ Ali! Seni bu infâka ne sevk etti?” diye suâl buyurmuş, o da “Rabbimin vaad ettiğine lâyık olmak için böyle infâk ettim.” demişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “O vaad edilen mükâfat, senin içindir.” buyurmuştur.

Bu zâtlar, verdiklerini dünya ve âhirette kat kat alırlar, bütün korkulardan selâmet bulurlar. Dünyada verdiklerinden dolayı hüzün duymayıp memnun oldukları gibi, âhirette de her türlü hüzün ve kederden âzâde kalır, mesut olurlar.

Velhâsıl; Allah rızası için yapılacak bu gibi yardımların sahipleri, Cenâb-ı Hakk’ın himayesine nâil olup hüzün ve kederden ve her türlü korkudan emin olacaklardır.

Böyle bir infâkta bulunmuş olmak için bütün malları verip de hayatı devam ettirmek için lâzım olan miktardan da mahrum kalmak gerekmez. Zaten bir insanın kendi nefsine ve aile fertlerine meşrû sûrette kazanıp sarf edeceği bir mal da bu infâk cümlesindendir. O hâlde bir zât, bu gibi zarûrî ihtiyaçlarına tekabül edecek malından ziyadesini fakirlere ve lüzumlu cihetlere sarf etti mi, bütün servetini Allah rızası için sarf etmiş sayılır, buna göre mükâfata namzet olur.

Hicrî:     02 Receb  1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder