قَالَ اللهُ تَعَالَى: ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ. (سورة البقرة، ۲)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : إشده بو كتاب ( يعنى قرآن كريم ) كى ، بونده هيجبر شبهه يوقدر . ( او ) تقوى صاحبلرى إيجن بر هدايتدر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu(meâlen): “ İşte bu kitap (yani Kur’ân-ı Kerîm) ki, bunda hiçbir şüphe yoktur. (O), takvâ sahipleri için bir hidâyettir.”
(Bakara Sûresi, âyet 2)
Hicrî: 19 Rebiulevvel 1443 Fazilet Takvim
İSLÂM DİNİ KILIÇ ZORUYLA YAYILMADI -2
Mekke-i Mükerreme’nin, imkânı en geniş olan gençlerinden Mus‘ab bin Umeyr (r.a.), hiçbir zorlama olmadan bütün servetini terk ederek Müslüman olmayı seçmişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hicretten evvel onu Medîne-i Münevvere’ye göndermiş, onun vaaz ve nasihatleriyle, hicretten önce Medîne’de neredeyse Müslüman olmayan kimse kalmamıştı. Yine Habeşistan hükümdarı Necâşî de hicretten evvel, Peygamber Efendimizin peygamberliğini kabul etmişti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medîne-i Münevvere’ye hicret ettiğinde Büreyde (r.a.), Eslem Kabilesi’nden 70 kişiyle beraber tamamen kendi istekleriyle gelerek İslâm dinine girdiler. Dört Büyük Halîfe’nin ve Ashâb’ın diğer büyüklerinin nasıl Müslüman oldukları da bilinmektedir. Her biri kendi rızâları ile bu dini tasdik etmişlerdir. Daha pek çok kimseler, kendi istekleriyle gelip Müslüman olmuşlardı.
İnsaflıca düşünülünce anlaşılıyor ki İslâm dini daha hicretten ve harbin meşrû kılınmasından evvel yayılıp tanınmıştır. Harbin meşrû kılınması ise hicretten sonradır. Demek ki hiç kimse Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından dine girmek için zorlanmamıştır. İslâm dini kılıç zoruyla değil, sırf aklın ve fıtratın kabulüne mazhar olarak beğenilmesi sebebiyle yayılmıştır.
KENDİNİ BEĞENMEKTEN KURTULMANIN YOLU
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) Hazretlerinin mürîdlerinden birisi şöyle anlattı: Bir gün Şeyh Hazretleri sohbetlerinde ihlâs, riyâ, ucub gibi mevzûlardan ve bunların sebeplerinden bahsediyorlardı. Bu sırada ucubdan yani kişinin kendini beğenmekten nasıl kurtulabileceği düşüncesi kalbime geldi.
Şeyh Hazretleri bu sırada benim bulunduğum tarafa teveccüh ederek şöyle buyurdu: Allâhü Teâlâ (meâlen): “…De ki: hepsi Allah tarafındandır…” (Nisâ Sûresi, âyet 78) buyurmuştur. Buna göre sen, her şeyi Allâhü Teâlâ’dan gördüğün, seni her hayra muvaffak kılanın ancak Allâhü Teâlâ olduğunu bildiğin ve kendi nefsini aradan çıkardığın zaman ucubdan kurtulur, selâmet bulursun.
Hicrî: 19 Rebiulevvel 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder