6 Ocak 2021 Çarşamba

İSLÂM DİNİNİN ULVİYETİ

 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  اَلْمُؤْمِنُ عَبْدٌ بَيْنَ مَخَافَتَيْنِ مِنْ ذَنْبٍ قَدْ مَضَى لَا يَدْرِي مَا يَصْنَعُ اللهُ فِيهِ وَمِنْ عُمْرٍ قَدْ بَقِيَ لَا يَدْرِي مَاذَا يُصِيبُ فِيهِ مِنَ الْهَلَكَاتِ. (الزهد)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  مؤمن ، إيكى قورقى آراسنده بولونان بر قل در : برى كجمشده كه كوناحنك قورقوسودر كه الله ، يك او حصوصده كندسنه نه ياباجاغنى بله مز . ديكرى ، كريه قالان أؤمرونون قورقوسودر كه اوراده باشنه نه فلاكتلريك كلجكينى بله مز  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Mümin, iki korku arasında bulunan bir kuldur; biri geçmişteki günahının korkusudur ki Allâh’ın o hususta kendisine ne yapacağını bilemez. Diğeri, geriye kalan ömrünün korkusudur ki orada başına ne felaketlerin geleceğini bilemez.”

(İbn-i Mübârek, ez-Zühd ve’r-Rekâik)

Hicrî:   22   Cemâziyelevvel     1442    Fazilet Takvim

 

İSLÂM DİNİNİN ULVİYETİ 

 

Hakîkî din, Allâhü Teâlâ’nın bir kanunudur ve bütün hükümlerin, hakikatlerin mukaddes bir mecmûudur. Allâhü Teâlâ bunu, peygamberleri vasıtasıyla insanlara lütuf ve ihsan buyurmuştur. Bu kanun, insanları hayra götürür; insanlar, bu ilâhî kanunun hükümlerine kendi irâdeleriyle riâyet ettikçe doğru yolu bulmuş, hidâyete ermiş olurlar. Dünyada da âhirette de selamete ve saadete kavuşurlar.

İslâm dini, hakîkî dinlerin en sonuncusu ve en mükemmelidir. Bu mübarek din, yalnız bir kavme, bir asra mahsus değildir, bilakis bütün insanlara ve bütün asırlara ait umumî, fıtrî (insanların yaratılışına uygun) bir dindir. Bu yüce din, bir kurtuluş ve felah yoludur, bir selamet ve saadet kaynağıdır. Cenâb-ı Hakk’ın razı olduğu yegâne dindir.

İslâm dini, Allâhü Teâlâ’ya ibadetten, itaattan, teslimiyetten ibaret en yüce dindir. Bu mukaddes din, insanların Allâhü Teâlâ’yı bilmek, ona ibadet ve tâatta bulunmak için yaratılmış olduklarını bildirmektedir.

İslâm dini, insanları yükseltir, insanları melekler kadar temiz bir hayata erdirir, insanların ruhlarını en manevî duygular ile aydınlatır. Bütün kâinatın yaratıcısı olan Allâhü Teâlâ’ya kullukta bulunmalarını emreder. O’nun manevî huzuruna kabul edilmek, insan için ne büyük bir nimet, ne yüksek bir şereftir. İşte ibadet ve itaat insana, bu nimeti, bu şerefi temin eder.

Uyanık bir ruhun açılıp ferahlaması, sağlam düşünceli bir insanın kalb huzuru ve hakîkî bir saadete nâil olabilmesi ancak Allâhü Teâlâ’ya ibadetle elde edilir.

İbadet ve tâat zevkinden mahrum olanlar, kendi yaratılışlarındaki hikmetten gafil bulunan bîçarelerdir.

Allâhü Teâlâ’ya kullukta bulunmayanlar, borçlu oldukları şükür vazifesini terk etmiş, ebedî hayatlarını tehlikeye atmış olurlar. Hiç şüphe yok ki insanların refahı, selameti, hakîkî saadeti, güzel niyetle, samimî bir kalple Allâhü Teâlâ’ya ibadet ve itaatta bulunmakla münkündür.

Hicrî:   22   Cemâziyelevvel     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder