قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ أَصْبَحَ مِنْكُمْ آمِنًا فِي سِرْبِهِ مُعَافًى فِي جَسَدِهِ عِنْدَهُ قُوتُ يَوْمِهِ فَكَأَنَّمَا حِيزَتْ لَهُ الدُّنْيَا. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " سزدن هر كيم كندسى ، جولق جوجوغى و مالى حقنده قورقودان أمين ، بدننده صقنطى وحصطلقلردان عافيتده اولوب ياننده ده ( هلالندن ) كونلك ييه جكى بولونديغى حالده كونه باشلارسه ، صنكى دنيا ( نيك بوتون نعمتلرى ) كندسينه وريلمش اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sizden her kim kendisi, çoluk çocuğu ve malı hakkında korkudan emin, bedeninde sıkıntı ve hastalıklardan âfiyette olup yanında da (helâlinden) günlük yiyeceği bulunduğu hâlde güne başlarsa, sanki dünya(nın bütün nimetleri) kendisine verilmiş olur.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 07 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
ÂFİYET İSTEMEK
Âfiyet; lügatte sıhhat, selamet demektir.
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem; “Allâhü Teâlâ’dan af ve âfiyet isteyiniz. Çünkü hiçbir kimseye, yakînden (hakîkî imandan) sonra âfiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.” buyurmuştur. (S. Tirmizî)
İmâm Şiblî (rahimehullâh): “Âfiyet; dinin bidatten, amelin âfetten, nefsin şehvetten, kalbin faydasız kuruntulardan selamet bulması, kurtulmasıdır.” demiştir.
Hâtem-i Esam (k.s.) Hazretlerine: “Kendin için ne arzu edersin?” diye sordular. Buyurdu ki: “Sabahtan akşama kadar âfiyet isterim.” “Sen bütün günlerinde zaten âfiyette değil misin ki?” denilince, “Benim âfiyette olduğum gün, Allâhü Teâlâ’ya hiç isyan etmediğim gündür.” buyurmuştur.
Hikâye olundu ki Hamal Ömer adında biri daima “Allâhım senden âfiyet isterim” diye dua edermiş. Ona “Bu duayı durmadan tekrar etmenin hikmeti nedir?” diye sorulduğunda şöyle cevap vermiş:
“Yaptığım ilk iş hamallıktı. Günün birinde çok ağır bir un yükü taşıyordum. İstirahat etmek için onu yere koydum ve (kendi kendime): ‘Yâ Rabbi! Bana, her gün hiç yorulmadan iki somun ekmek kazanmayı nasip et, bununla yetineceğim.’ dedim. Bu sırada bir de baktım ki iki adam kavga ediyorlar. Ayırmak için yanlarına gittim. Onlardan biri, bir şey ile hasmına vurmak isterken başıma vurdu ve başım kanamaya başladı. O anda Sultan’ın askerleri geldi ve onları aldılar. Beni kan içinde görünce kavga edenlerden zannettiler ve beni de onlarla beraber hapse attılar.
Bir müddet hapiste kaldım. Her gün iki somun ekmek veriyorlardı. Bir gece rüyamda bana şöyle denildiğini işittim: ‘Sen hiç yorulmaksızın iki somun ekmek istemiştin de âfiyet istememiştin. İşte, sana istediğin verildi.’
Hemen uyandım ve “Allâhım senden âfiyet isterim” diye dua etmeye başladım. Bir müddet sonra zindanın kapılarını açtıklarını gördüm. Muhâfızlardan birisi ‘Hamal Ömer nerede?’ diye sordu. Daha sonra beni serbest bıraktılar. İşte, o günden beri âfiyet için dua ediyorum.”
Hicrî: 07 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder