قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَرْبَعَةٌ لَا يَجْتَمِعُ حُبُّهُمْ فِي قَلْبِ مُنَافِقٍ وَلَا يُحِبُّهُمْ إِلَّا مُؤْمِنٌ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ وَعُثْمَانُ وَعَلِىٌّ. (كر)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " دورت كشى واردركى ، اونلريك سوكسى منافقيك قلبنده برلشمز واونلارى آنجق مؤمن سَوَرْ . ( بونلر ) أبوبكر ، عمر ، عثمان وعلى در ( رضى الله عنهم ) . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Dört kişi vardır ki, onların sevgisi münâfığın kalbinde birleşmez ve onları ancak mümin sever. (Bunlar) Ebûbekir, Ömer, Osman ve Ali’dir (radıyallâhü anhüm).”
(İbn-i Asâkir, Târîh-i Dımaşk)
Hicrî: 16 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
SAHÂBE-İ GÜZÎNE MUHABBET
Sahâbe-i güzînin tamamının en faziletlisi, Hz. Ebûbekr-i Sıddîk, Hz. Ömerü’l-Fârûk, onlardan sonra Hz. Osmân-ı Zinnûreyn ve Hz. Aliyyü’l-Mürtezâ’dır. Bu dört muhterem zât, Hulefâ-i Râşidîn veya Çehâr Yâr-ı Güzîn (Peygamberimizin dört seçkin dostu) diye de tabir olunur.
Aşağıda Sahâbe-i Kirâm’dan isimleri sayılacakların tamamına Aşere-i Mübeşşere denilir ki dünyada iken cennet ile müjdelenmiş on zât demektir: Hz. Ebûbekr-i Sıddîk, Hz. Ömerü’l-Fârûk, Hz. Osmân-ı Zinnûreyn, Hz. Aliyyü’l-Mürtezâ, Hz. Talha, Hz. Zübeyr, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz. Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Hz. Sa’d bin Ebû Vakkâs ve Hz. Saîd bin Zeyd (Rıdvânullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn).
Sahâbe-i Güzîn’in Kur’ân-ı Kerîm’deki güzel sıfatları pek çoktur. Onlar hep bu dîn-i mübînin terbiyesiyle yetişmiş ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in izinden gitmiş bahtiyar kimselerdir. Onlar hakkında Kur’ân-ı Azîm’de, “Sadıklar, vefâkârlar, tevbe ederler, ibadet ederler, iyiliği emir ve fenalığı nehyederler, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına riâyet ederler, sadaka verir ve Allâh’ı çok zikrederler.” gibi sıfatlar zikredilmiştir.
Eğer bir kimse onlar hakkında hayır söylerse, önüne hayır gelir ve onların dostlukları bereketinden hep hayır bulur. Eğer şer söylerse, o zâtların yüce şanlarına zerre miktarı noksanlık gelmez, lâkin onu söyleyen nasipsiz kişi kendisi bedbaht olup o sözü sebebiyle, o din büyüklerinin şefâatinden mahrum olup asla kurtuluş bulamaz.
Abdurrahman bin Avf (r.a.) Hazretlerinin bildirdiği bir hadîs-i şerîfte Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
“Ben yakında ölürüm; siz de ölürsünüz ve kıyamet günü amellerinizden sual olunursunuz. Size oğulluk, babalık, analık fayda vermez. Ancak, Allâhü Teâlâ Hazretlerinin huzuruna, günahlardan selim olan bir kalb ile gelen faydalanır.
Bana, kıyamet gününde, şefaat etmem için fazl ü keramet vermişlerdir. Benim şefaatim, benim ashâbıma kötü söz söyleyip, onlara hakaret edenlere haram olur.”
Hicrî: 16 Cemâziyelahir 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder