قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا اكْتَسَبَ مُكْتَسِبٌ مِثْلَ فَضْلِ عِلْمٍ يَهْدِى صَاحِبَهُ إِلَى هُدًى أَوْ يَرُدُّهُ عَنْ رَدًى. (طس)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " هجبر قازانج صاحبى ، كندسنى هدايته كوتورجك ويا هلاك اولمقدان قورتاره جق اولان علمين فضيلتى كبى بر قازانج ألده أتمه مشدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hiçbir kazanç sahibi, kendisini hidâyete götürecek veya helâk olmaktan kurtaracak olan ilmin fazileti gibi bir kazanç elde etmemiştir.”
(Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)
Hicrî: 27 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
HİDÂYET YOLUNU TAKİP ETMEYENLERİN ÂKIBETİ
Leyl Sûresi’nin 12 ilâ 16. âyet-i kerîmeleri şöyle tefsir edilmiştir:
“Şüphe yok ki: Hidâyet yolunu göstermek bize aittir.” Yani, Allâhü Azîmüşşân, insanları yaratmış, onlara hak ile bâtılın arasını ayırt edebilecek bir fıtrî kabiliyet vermiştir. Ve onlara, peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla hayır ve şer yolunu bildirmiştir. Bu, insanlık hakkında ilâhî bir rahmettir. İnsanlar, Allâhü Teâlâ’nın kendilerine lütfettiği hidâyet yolunu takip etmeli; ebedî kurtuluşlarını temine çalışmalıdırlar.
“Ve muhakkak ki âhiret de dünya da bizimdir.” Yani Allâhü Teâlâ’ya mahsustur. O’nun mülküdür, kudret ve tasarrufu altındadır. Bu sebeple insanların, O’nun emir ve fermanı üzere hareket etmesi lâzımdır.
Allâhü Teâlâ, kullarını uyandırmak, onlara kulluk vazifelerine riayet etmelerini tenbîh için de buyuruyor ki:
Ey insanlar! “Artık sizi alev saçıp duran (daima tutuşmakta bulunan) bir ateş (cehennem) ile korkuttum.” O şiddetli azabı sizlere birçok kere hatırlattım, sizleri uyanmaya davet ederek hakkınızda ilâhî merhametimi tecellî ettirdim. Buna şükretmeniz gerekmektedir.
“Ona (pek şiddetli ateş içine) en şakî olandan yani, Allâhü Tealâ’nın resullerini, kitaplarını inkâr eden, haktan yüz çeviren, iman etmeden ölüp giden kâfirlerden başkası (ebedî olarak) girmez.” Böyle en şiddetli ve dâimî bir azab, küfür ehline mahsustur.
İşte Cenâb-ı Hak, bu hakikati şöylece beyan buyuruyor:
“Öyle şakî ki tekzîb etmiş (yalanlamış) ve yüz çevirmiştir.” Allâhü Teâlâ’nın vahdâniyetini (birliğini), peygamberlerinin risâletini, onların tebliğ ettikleri kitapları, inkâr etmiş, dinin hükümlerini kabul ve tasdikten kaçınıp durmuştur. Artık böyle bir şahıs, elbette ki öyle pek şiddetli bir azâba müstehak olmuştur.
”Hicrî: 27 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder