قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَفْضَلَ الْاِيمَانِ أَنْ تَعْلَمَ أَنَّ اللهَ مَعَكَ حَيْثُمَا كُنْتَ. (طس)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( محقق إيمانيك أك فضسلتلى حصلتى ، نره ده اولورسان اول ، الله تعالى ، نيك سننله برابر اولديغونى ( سنى كوروب كوزتديكينى ) بلمم ( عمللرينى بونه كوره تانزيم أتمن ) دير . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Muhakkak imanın en faziletli hasleti, nerede olursan ol, Allâhü Teâlâ’nın seninle beraber olduğunu (seni görüp gözettiğini) bilmen (amellerini buna göre tanzim etmen)dir.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Hicrî: 08 Şâbân 1445 Fazilet Takvim
ÜZEYİR ALEYHİSSELAM
Üzeyir (a.s.), Hârun aleyhisselâm’ın neslindendir. Allâhü Teâlâ’nın sâlih ve hikmet sahibi bir kulu olduğu muhakkak ve İsrailoğulları peygamberlerinden olduğu meşhurdur.
Keldaniye Devleti kralı zalim Buhtunnasr, Benî İsrail üzerine hücum edip Kudüs’ü ve Beytü’l-Makdis’i yakıp yıktığı zaman, İsrailoğullarının Tevrat okuyanlarını ve bilginlerini öldürmüştü. Bunlar arasında Üzeyir aleyhisselâm’ın babası ve dedesi de vardı. O sırada küçük bir çocuk olan Üzeyir (a.s.) da esir edilen çocuklarla birlikte Babil toprağına götürülmüştü.
Üzeyir (a.s.), Buhtunnasr öldükten sonra İsrailoğulları ile birlikte Beytü’l-Makdis’e döndü. Tevrat, ellerinden alınıp yakılmış ve yok edilmiş olduğundan yanlarında Tevrat yoktu.
Üzeyir aleyhisselam kırk yaşına geldiği zaman, Allâhü Teâlâ, ona ilim ve hikmet verdi. Allâhü Teâlâ, İsrailoğulları için bir mucize olarak Tevrat’ı okusun, öğretsin diye Üzeyir aleyhisselâm’ı gönderdi. O da, Benî İsrail’in âlimlerinin olduğu bir yerde onları bir araya toplayıp Tevrat’ı okuyup yazdırdı ve “Tevrat, işte budur!” dedi. İsrailoğulları, Tevrat’taki helâlleri, haramları unutmuş iken yeniden öğrenmiş oldular ve Üzeyir aleyhisselâm’a da hiçbir kimseye göstermedikleri sevgiyi gösterdiler. O da, onları ıslah ve irşad etti. Vefatına kadar onların arasında kaldı.
Üzeyir aleyhisselâm’ın vefatından sonra İsrailoğulları birtakım yanlış inançlara saptılar ve -hâşâ- “Allâhü Teâlâ, Tevrat’ı kalplerimizden silip giderdikten sonra onu, bizim aramızdan, kendi oğlundan başka hiçbir kimsenin kalbine koymaz! Üzeyir, Allâh’ın oğludur!” diyecek kadar ileri gittiler.
Allâhü Teâlâ, Yahûdîlerin ve Hıristiyanların bu husûstaki dalâletlerini ve kendilerine inen kitapları nasıl değiştirdiklerini, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle beyan buyurmuştur -meâlen-: “Yahûdîler, ‘Üzeyir, Allâh’ın oğludur!’ dedi(ler). Hristiyanlar da ‘Mesih (İsa), Allâh’ın oğludur!’ dedi(ler). Bu, onların ağızlarıyla (söyledikleri cahilce) sözleridir ki, daha önce küfredenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah, onları kahretsin! Haktan (bâtıla) nasıl da sapıyorlar! Onlar, Allâh’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini, Meryem’in oğlu Mesih’i tanrıları edindiler. Hâlbuki bunlar da ancak bir olan Allâh’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Allah, onların şirk koştukları her şeyden münezzehtir.” (Tevbe S., âyet 30-31)
Hicrî: 08Şâbân1445 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder