عَنِ الْبَرَاءِ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَحْسَنَ النَّاسِ وَجْهًا وَأَحْسَنَهُ خُلُقًا. (ق)
براء رضى الله عنه ، دان شويله روايت اولنمشدر : رسول الله أفندمز صلى الله عليه وسلم ، سما اولرق إنسانلريك أك كوزلى إيدى . و آحلق إعتباريله ده أك كوزلى إيدى . "
Berâ radıyallâhü anh’ten şöyle dediği rivâyet olunmuştur: “Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, sima olarak insanların en güzeli idi. Ve ahlâk itibariyle de en güzeli idi.”
(Müttefekun Aleyh)
Hicrî: 12 Şâbân 1445 Fazilet Takvim
PEYGAMBERİMİZİN GÜZEL AHLÂKI
Peygamberlere mahsus olan alâmetlerden birisi de peygamberlerin nübüvvet vazifesi verilmeden evvel de güzel ahlâk ve hasletler ile vasıflanmış olmalarıdır. Onlarda, şer’an ve aklen, kötü ve çirkin olan hiçbir fiil ve ahlâk aslâ bulunmaz. Tabiatleri, onlardan yüz çevirmek üzerine yaratılmıştır. Peygamberler fıtraten hayra meyledip şerden uzak dururlardı.
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem Hazretleri de çocukluk çağlarından itibaren, çirkin fiil ve ahlâktan muhafaza olunmuştur. Çocukluk çağlarında, amcası Hazret-i Abbâs (r.a.) ile Kâbe-i Muazzama’nın tamiri için taş taşırlarken izâr denilen baştan ayağa vücudu örten bir elbise giyiyorlardı. O elbisenin üst tarafı açılıverince, yüksek iffet ve hayâlarından ötürü hemen yere çöküp elbiselerini örttüler. Yine çocukluk çağlarında bir düğün yerine gitmişlerdi. Orada seyirlik bazı eğlenceler ve çalgı aletleri vardı. Ancak Peygamber Efendimizin gözlerini derhâl bir uyku kapladı da oradaki eğlenceden hiçbirisini görmediler. Cenâb-ı Hak, kendisini öyle faydasız şeyler ile meşgul olmaktan muhafaza eyledi.
İnsanları dâima Hak yoluna, namaz, oruç, zekât ve sadaka gibi bedenî ve mâlî ibadetlere, zühd, iffetli olmak gibi güzel huylara davet eder, rızâ-yı İlâhî’yi kazanmaya vesile olan hayır işlerine sevk ederlerdi.
Nitekim Hazret-i Hatice (r. anhâ) validemiz, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin mübarek tabiatlerinin devamlı hayır ve hasenâta meyilli ve kötülüklerin tamamından nefret üzerine yaratılmış olduğunu bildiğinden nübüvvetini ilk olarak o tasdik etmişti. Yine Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) Hazretleri de sadece Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin yüksek ahlâkına bakmakla iktifâ ederek peygamberliğini hiç yutkunmadan, duraksamadan hemen kabul etmiş, başka bir delil aramamışlardı.
Hicrî: 12Şâbân1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder