قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَقُولُ اللهُ سُبْحَانَهُ: اِبْنَ آدَمَ إِنْ صَبَرْتَ وَاحْتَسَبْتَ عِنْدَ الصَّدْمَةِ الْأُولَى لَمْ أَرْضَ لَكَ ثَوَابًا دُونَ الْجَنَّةِ. (هـ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :الله سبحانه شويله بيورور . ( أى ) آدم اوغلى ! أكر مصيبت إلك كلديكى آنده صبرأدر و ثوابنى ( يالنز الله ، دان ) أميد أدرسن ، سنيك إيجن جنت ، دن باشقه بر ثوابه راضى كلمم . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah Sübhânehû şöyle buyurur: (Ey) Âdemoğlu! Eğer musîbet ilk geldiği anda sabreder ve sevabını (yalnız Allah’tan) ümit edersen, senin için Cennet’ten başka bir sevaba râzı gelmem.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 17Şâbân1445 Fazilet Takvim
ASHÂB-I BEDİR: SEHL BİN RÂFİ’ (R.A.)
Ensâr’dan ve Hazrec kabilesinin Benî Sa’lebe kolundandır. Süheyl isminde bir de kardeşi olup ikisi de yetim idiler. Es’ad bin Zürâre (r.a.), onların terbiyesiyle alakadar oluyordu. Fahr-i Âlem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin satın alarak üzerine Mescid-i Nebevî’yi binâ ettikleri Mirbed denilen arsa, bu kardeşlere ait idi. (Mirbed, hurma kurutulan yer demektir.)
Sehl radıyallâhü anh Hazretleri, Bedir ve Uhud gazâlarında bulunmuş; Hazret-i Ömer’in (r.a.) hilâfeti zamanında vefat etmiştir.
Sehl radıyallâhü anh Hazretleri, Tebûk Gazâsı için elindeki az bir miktar hurmayı bağışladığından dolayı, münafıklar tarafından ayıplanmıştır. Şöyle ki:
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, Tebûk Gazâsı için hazırladıkları ve “Ceyş-i Usre” denilen ordunun techîzi için teşviklerde bulunduklarında, Ashâb-ı Kirâm’ın her biri, gücü yettiğince mallarından veriyorlardı. Sehl bin Râfi‘ Hazretleri de fakir olduğundan az bir miktar hurma getirerek: “Yâ Resûlallâh! Bu, kerîmemle (kızımla) benim sadakamdır; bundan başka bir şeyimiz yoktur! Bize bereketle dua ediver!” demişti.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri de bu hurmayı, mübarek ellerine alarak toplanmış olan diğer hurmanın üzerine yaydı ve Sehl Hazretleriyle kerîmesi Amre’ye bereketle dua ettiler.
Bunun üzerine münafıklar, Sehl Hazretlerini ayıplayarak, “Allâhü Teâlâ, Sehl bin Râfi’in bir sâ’ hurmasından müstağnidir (ona ihtiyacı yoktur)!” demişlerdi. Bunun üzerine Tevbe Sûresi’nin 79. âyet-i celîlesi nâzil olmuştur. Meâl-i şerîfi şöyledir:
“O kimseler ki müminlerden sadakaları gönül hoşluğu ile fazlaca verenleri ve kendi güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanları ayıplarlar, onlar ile alayda bulunurlar. Allâh, o (alay eden) kimseleri maskaraya çevirir ve onlar için bir de acıklı azâp vardır.”
Hicrî: 17Şâbân1445 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder