7 Şubat 2024 Çarşamba

ALLÂH’IN NİMETLERİNE KAVUŞTURAN DOĞRU YOL, İSLÂM DİNİDİR


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ فَاٰمِنُوا خَيْرًا لَكُمْ وَاِنْ تَكْفُرُوا فَاِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَكَانَ اللّٰهُ عَلِيمًا حَكِيمًا. (سورة النساء، ١٧٠)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  أى إنسانلر ! محقق كى سزه ربى ، نزدن بر بيغمبر ، حق ( اولان إسلام و قرآن ) إيله كلمشدر . آرتق سزيك إيجن خير اولمق أؤزه ره اوكا إيمان أدينز . و أكر إنكار أدرسنز شبهه يوق كى ، كوكلرده و يرده هر نه وارسه الله يك در . و الله تعالى عليم ، در . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen):  Ey insanlar! Muhakkak ki size Rabb’inizden bir peygamber, hak (olan İslâm ve Kur’ân) ile gelmiştir. Artık sizin için hayır olmak üzere ona iman ediniz. Ve eğer inkâr ederseniz şüphe yok ki, göklerde ve yerde her ne varsa Allâh’ındır. Ve Allâhü Teâlâ Alîm’dir, Hakîm’dir.”

(Nisâ Sûresi, âyet 170)

Hicrî:  27   Receb    1445  Fazilet Takvim

 

 

ALLÂH’IN NİMETLERİNE KAVUŞTURAN DOĞRU YOL, İSLÂM DİNİDİR

 

İslâm dini, Allâh’ın nimetlerine kavuşturan doğru yoldur. Kur’ân-ı Kerîm’in irşad ve tebliğ buyurduğu dinin en mühim esasları, bu yüce kitabın anahtarı mesâbesinde olan Fâtiha Sûresi’nde ilmî bir mukaddime şeklinde bildirilmiştir:

Şu görmekte olduğumuz ve her biri muayyen müddetler içinde ve bir nizam altında var olup sonunda yok olacak olan âlemlerin ve insanların bir tek yaratıcısı vardır. Bütün bu âlemler kendiliğinden değil, Allâhü Teâlâ’nın yaratması ile vücuda gelir, onun terbiyesi ile kemâle erer ve yine onun tasarrufu ile yok olup gider. Hiçbir şey, onun mülkünden dışarı çıkamaz.

Rabbü’l-Âlemîn olan Cenâb-ı Allâh’ın esmâsı (isimleri) ve kemâl sıfatları vardır. Ezcümle, Allah “Rahmân”dır. Bütün mahlûkatına önceden nimetlerini ihsan eder. Hiçbirini diğerinden ayırmaz. Cenâb-ı Allah aynı zamanda “Rahîm”dir. İnsanlara akıl, fikir, irade vermiş ve onları hür olarak yaratmıştır. İnsanlara vereceği nimetleri, çalışıp kazanmalarına bağlamıştır. İnsanlara irade, istek ve tercihleri ile elde edecekleri tam imana ve hayırlı işlere göre, sonunda mükâfatını da verir.

Allâhü Teâlâ “Mâlik-i yevmiddîn”dir. Dünya hayatından sonra bir de mükâfat ve ceza günü vardır. Âhiret gününün tek mâliki odur. Orada insanları yaptıklarından dolayı hesaba çeker. Kazançları ve güzel amelleri mükâfata lâyık olanlara ihsanda bulunduğu gibi, lâyık olmayanlara da ceza verir. İşte hamd, sena ve şükür ancak bu sıfatların sahibi olan bir tek Allâh’a mahsustur.

İnsanlar, bütün tazim ve hamdi, yalnız, Hazret-i Allâh’a hasretmelidir. “Yâ Rabbi! Kulluk ve ibadeti yalnız sana yaparız, ancak senden yardım dileriz” demeli ve bunu hem fiilen hem de söz ile dâima gösterip yapmalıdır. Vicdanlara bu yüksek ruh, bir fidan gibi dikildikten sonra onu daima besleyip geliştirmelidir. Sonra da Allâh’ın rahmetine ve sonsuz nimetlerine götürecek doğru yola hidayet etmesini yine Allah’tan istemelidir.

“Yâ Rab! Bizi gazabına uğrayanların, dalâlette kalanların değil, nimetine nâil olanların yoluna, doğru yola hidayet eyle.” duasını dâima tekrar etmelidir.

Hicrî:   27  Receb   1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder