1 Şubat 2024 Perşembe

SÜNNET-İ SENİYYEYE TÂBİ OLMAK


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ. (سورة الحشر، ٧)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  و بيغمبر ، سزه هر نه ( أمير ) وريرسه اونى طوطونز و سزى نهيتديكندن ده صاقنينز و الله ، دان قورقونوز . جونكى الله تعالى ، نيك عذابى جتندر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen):  “Ve peygamber, size her ne (emir) verirse onu tutunuz ve sizi nehyettiğinden de sakınınız ve Allah’tan korkunuz. Çünkü Allâhü Teâlâ’nın azâbı çetindir.”

(Haşr Sûresi, âyet 7)

Hicrî:  21   Receb    1445  Fazilet Takvim

 

 

SÜNNET-İ SENİYYEYE TÂBİ OLMAK

 

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri bir mektuplarında şöyle buyurmuşlardır:

Allâhü Teâlâ bizlere, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem’in sünnet-i seniyyesine tâbi olarak süslenmeyi nasip eylesin. O sünnetin sahibine salât ü selam olsun...

Muhakkak Allâh’ın resûlü olan Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem, âlemlerin Rabb’inin habîbidir. Ve sevilen, talep edilen her güzel şey, onun sebebiyledir. İşte bundan dolayı Allâhü Teâlâ, Kalem Sûresi’nin 4. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “Ve muhakkak ki sen pek büyük bir ahlâk üzeresin.” buyurmuştur. Yine Yâsîn Sûresi’nin 3. ve 4. âyet-i kerîmelerinde -meâlen-: “(Ey Habîbim!) Muhakkak ki sen, risâletle gönderilen peygamberlerdensin. Bir sırât-ı müstakîm (dosdoğru yol) üzerindesin.” buyurulmuştur. Yine En’âm Sûresi’nin 153. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “(De ki Habîbim!) Ve şüphesiz ki bu, benim müstakîm (dosdoğru) yolumdur. Artık siz de ona tâbi olunuz. Başka yolları takip etmeyiniz…” buyurulmuştur.

Bu âyet-i kerîmede Allâhü Teâlâ, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin şerîatini sırât-ı müstakîm, yani dosdoğru yol diye isimlendirmiştir. Onun şerîatı dışında kalan İslâm dinine uymayan yolları da, diğer yollara dâhil eylemiştir ve onlara tâbi olmaktan bizleri menetmiştir. Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, şükrünü izhar etmek, insanlara bildirmek ve onları hidayete erdirmek için şöyle buyurmuşlardır: “En hayırlı hidayet Muhammed’in hidayetidir.” Yine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Beni, Rabb’im edeplendirdi ve edebimi de güzel yaptı.” buyurmuşlardır.

Bâtın (yani tarîkat ve hakikat), zâhiri (yani şerîati) tamamlayıp onu kemâle erdirir. Zâhir ile bâtın arasında kıl kadar bile bir fark yoktur. Mesela dilin yalan söylememesi şerîat, yalanı kalpten geçirmemek ise tarîkat ve hakikattir. Şâyet bu yalanı kalpten geçirmemek bir çaba ve gayret ile olursa tarîkat, herhangi bir çaba ve gayret olmadan olursa o da hakikattir. Hâsılı bâtın yani tarîkat ve hakikat zâhirin, yani şerîatin tamamlayıcısı ve kemâle erdiricisi olmuştur.

(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 41, Fazilet Neşriyat)

Hicrî:   21  Receb   1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder