14 Şubat 2024 Çarşamba

HAYIR YAPMAK VE HAYRA TEŞVİK ETMEK


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَهِينٍ، هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَمِيمٍ، مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ اَثِيمٍ، عُتُلٍّ بَعْدَ ذٰلِكَ زَنِيمٍ. (سورة القلم، ١٠-١۳)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :شونلريك هجبريسنه إطاعت أتمه : جوق يمين أدنه ، فكرى بوزق اولانه ، دائما قسور آرايانه ، لاف كوتورب كتيرنه ، إيمان و إنفقتان ( حلقى ) من أدنه ، حدينى آشانه ، جوق كونحكار اولانه ، بونلريك أؤته سنده ده كوتى سوزلى اولوب فنالقلرله طاننمش بولونانه ( إطاعت أتمه ) . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen):  “Şunların hiçbirisine itaat etme: Çok yemîn edene, fikri bozuk olana, daima kusur arayana, laf götürüp getirene, iman ve infaktan (halkı) menedene, haddini aşana, çok günahkâr olana, bunların ötesinde de kötü sözlü olup fenalıklarla tanınmış bulunana (itaat etme).”

(Kalem Sûresi, âyet 10-13)

Hicrî:  04Şâbân1445  Fazilet Takvim

 

 

HAYIR YAPMAK VE HAYRA TEŞVİK ETMEK

 

Mâûn (Eraeytellezî) Sûresi’nin 3. âyet-i kerîmesi şöyle tefsir edilmiştir:

Ve o kimse, öyle cimri ve iyiliksever olmaktan öyle uzaktır ki, yoksula yemek yedirilmesi için başkalarını teşvikte bulunmadığı gibi kendisi de bir hayra delâlet etmek, vesile olmak istemez. Kendisi doyurmadığı gibi gerek kendi yakınlarının ve gerek hâli vakti müsait olan diğer kimselerin ihtiyaç sahiplerine bakıp gözetmesi ve yemek yedirmesi için bir tavsiyede, teşvikte bulunmaz, çaresizlerin hâlini düşünmez, fakirlere bakılmasına taraftar olmaz. O öyle kimsedir ki başkalarının iyilikte bulunmalarını bile kıskanır.

Bu âyet-i kerîmede şuna işaret vardır ki: İnsan, elinden geldiği takdirde yetimlere, fakirlere, ihtiyaç sahiplerine, kendi malından yardım etmelidir. Kendi malı olmadığı takdirde başkalarını öyle bir yardımda bulunmaya güzel bir surette teşvik etmelidir. İnsaniyet namına hayırsever olmalıdır. Öyle bîçâre bir fakiri doyuran kimse, o fakirin hakkı olan bir yiyeceği ona vermiş ve fakire olan borcunu ödemiş gibidir. Allâhü Teâlâ, Zâriyât Sûresi’nin 19. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “Onların mallarında sâil (ihtiyacını bildirerek yardım dileyen) ve mahrum (ihtiyacını bildirmekten utanan fakir) için bir hak vardır.” buyurmaktadır. Bu suretle bu hakkı vermek, şiddetle tembih edilmiş ve başa kakmak da nehyedilmiştir.

Allâh’ın inayetiyle açlıktan kurtulmuş ve korkudan emniyete erdirilmiş olan insanların, Allâh’a ibadet ve kulluk etmeleri gerekir. Bu kulluğu yapmak için de öksüzlere, kimsesizlere bakmak, açlara, bîçârelere yemek yedirip derman olmak için yardımlaşmaları, hak dinin icabı olan vazifeleridir. Güçleri yeterken bunu yapmayanların, Allah indinde cezaya çarpılacakları muhakkaktır.

Dindar görünenlerin bedenen ve mâlen vazife ve ibadetlerinden gaflet ve riyâkârlık edip de az bir yardımdan bile sakınarak cimrilik etmeleri ne kadar şaşılacak bir hâldir.

Hicrî:  04Şâbân1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder