قَالَ اللهُ تَعَالَى : … وَلَا تَايْئَسُوا مِنْ رَوْحِ اللهِ اِنَّهُ لَا يَايْئَسُ مِنْ رَوْحِ اللهِ اِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ. (سورة يوسف ، ٨٧)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :و الله تعالى ، نيك رحمتندن أمتسزليكه دوشمينز . جونكى الله ، يك رحمتندن ، كافرلر كوروحندان باشقاسى أميدنى كسمز . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “…Ve Allâhü Teâlâ’nın rahmetinden ümitsizliğe düşmeyiniz. Çünkü Allâh’ın rahmetinden, kâfirler gürûhundan başkası ümidini kesmez.”
(Yûsuf Sûresi, âyet 87)
Hicrî: 18 Şâbân1445 Fazilet Takvim
ALLÂH’IN RAHMETİNDEN ÜMİDİ KESMEMEK
Sevilen ve istenilen bir şeyin hâsıl olmasını beklerken kalpte bir lezzet ve rahatlama meydana gelir ise buna recâ yani ümit denilir.
Mümin, kalp bahçesine saçtığı iman tohumunu, tâat ve ibadet suyu ile sulayıp, etrafını da kötü ahlâk ve nefsânî arzulardan temizlerse, ömrünün sonuna kadar marifet nurunun mahsûlünü hasat eder.
Mümin, iman tohumunu, eğer sâlih amel çeşmesi ile sulamaz; kalbini kötü ahlâktan temizlemez; geçici dünya lezzetleri talebinden uzaklaşmaz; bununla beraber, Allâhü Teâlâ’dan lütuf ümit ederse akılsızlık etmiş olur. Nitekim hadîs-i şerifte, “Akılsız kimse odur ki, nefsinin kötü arzularına tâbi olmakla beraber, Allâhü Teâlâ’dan Cennet isteyen kimsedir.” buyurulmuştur.
Dünya, âhiretin tarlası; kalp, ibadet ve tâatin bahçesi; iman, saadet tohumu; sâlih ameller, nurun aktığı kanallar; âhiret ise hasat ve bereket günüdür. Âsî olan kul, günahlarına tevbe ederek ibadetlerden yapamadıklarını telafi etmeye nefsini zorladığı takdirde, bu tevbenin kabulü hakkında olan ümit de hakîkî recâdır.
Tevbenin kabul olması, günahları kerih görmekle beraber, işlenilen hata ve kötülüklere üzülmeye, işlediği iyiliklerden memnun olmaya ve günaha dalmış olmasından dolayı da her an nefsini kötüleyip daima tevbeye gayret etmeye bağlıdır. Bu şekilde tevbeye devam eden kimse, Allâhü Teâlâ’dan ihsân ve tevbesinde muvaffakiyet ümidinde olmaya lâyıktır.
Yahya bin Muâz Hazretleri buyurdular ki, “En büyük aldanış, bir kimsenin pişmanlık duymadan günah işlemeye devam ederken bir de dergâh-ı İlâhiyye’ye yakın olmayı ümit etmesidir. Böyle bir kimse, günah tohumu ekip Cennet mahsulü elde etmeyi istemekte, isyana devam etmekle beraber, itaat yurdu olan Cennet’te bulunmayı arzu etmektedir. Heyhat, amel işlemeden mükâfât ummak ancak kuru bir temenni ve büyük bir aldanıştır.”
Hicrî: 18Şâbân1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder