قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : كُلُّ كَلَامِ ابْنِ آدَمَ عَلَيْهِ لَا لَهُ إِلَّا أَمْرٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ نَهْيٌ عَنْ مُنْكَرٍ أَوْ ذِكْرُ اللهِ. (ت)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : إنسانيك هر قونوشماسى ، لهنه دكيل عليهنه در . آنجق إيليكى أمر أتمسى ، كوتولكدن نهيتمسى و اللهى ذكر أتمسى ، لهنه در . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İnsanın her konuşması, lehine değil aleyhinedir. Ancak iyiliği emretmesi, kötülükten nehyetmesi ve Allâh’ı zikretmesi, lehinedir.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 05 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim
RESÛLULLAH EFENDİMİZİN MÜBAREK VASIFLARINDAN
Hazret-i Hasan bin Ali radıyallâhü anhümâ’dan şöyle rivâyet olundu:
“Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in vasıflarını en iyi bilenlerden biri olan dayım Hind bin Ebû Hâle radıyallâhü anh’e, ‘Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) nasıl konuşurlardı?’ diye suâl ettim. Şöyle buyurdu:
“Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, çoğu zaman sükût hâlinde tefekkür ederlerdi. Konuşmayı gerektirecek bir şey olmadığı müddetçe konuşmazlardı. Konuşmaya başlarken ve bitirdikten sonra Allâhü Teâlâ’nın ismini zikrederlerdi. Az kelimeyle çok şey ifade ederlerdi. Dâima hak ve doğruyu söyler, meramını (maksadını) ifade ederlerken noksan veya fazla kelime kullanmazlardı. Konuşurken sert bir tavırla konuşmaz ve kimseyi tahkir etmezlerdi.
Az da olsa mutlaka her nimete hürmet ederlerdi. Hiçbir nimeti ayıplamazlardı. Hiçbir yiyecek veya içeceği; güzel olduğu için medih, kötü olduğu için zemmetmez (dâima, onu ihsan eden Allâhü Teâlâ’ya tazim için o nimete hürmet ederler)di.
Dünya veya dünyaya ait hiçbir husûs, onu gadaplandırmazdı. Fakat bir hakka riâyet olunmasa (haktan dönülüp bâtıl bir şey icra edilse) o kadar gadaplanırlardı ki; o hak, yerine getirilinceye kadar hiçbir şey gadabını söndüremezdi. Kendi nefsi için aslâ gadaplanmaz ve intikam duygusu beslemezlerdi.
Bir şeye işaret edecekleri zaman (parmakla değil), mübarek elinin tamamıyla işaret ederlerdi.
Bir kimseye (bir sebepten dolayı) gadaplanırlarsa (azarlamayıp) o kimseden yüz çevirirlerdi. Sevindikleri zaman da mübarek gözlerini yumarlardı. Yalnız tebessüm ile güler (kahkaha ile gülmezlerdi) ve güldükleri zaman saf inci taneleri gibi olan mübarek dişleri gözükürdü.”
Hicrî: 05 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder