4 Eylül 2023 Pazartesi

ALLAH YOLUNDA İNFÂK ETMENİN EHEMMİYETİ -1


 

قَالَ النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَنْفِقْ يَا بِلَالُ وَلَا تَخْشَ مِنْ ذِي الْعَرْشِ إِقْلَالاً (طب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  الله يولنده إنفق أت ، أى بلال . عرش ، يك صاحب اولان ( الله تعالى ) ، نيك مالنى آزالتاجاغندان قورقما . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Allah yolunda infâk et, ey Bilâl. Arş’ın sahibi olan (Allâhü Teâlâ)’nın, malını azaltacağından korkma.”

(Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr)

Hicrî:  19  Safer    1445  Fazilet Takvim

 

 

ALLAH YOLUNDA İNFÂK ETMENİN EHEMMİYETİ -1

 

Allâhü Teâlâ, Münâfikûn Sûresi’nin 10. âyet-i kerîmesinde müminleri ikaz ederek her müminin nâil olduğu rızıktan daha hayatta iken infâkta bulunmasını, bilâhare öleceği vakit hissedeceği pişmanlığın kendisine fayda vermeyeceğini bildirmekte ve mallarına, evlâtlarına münafıklar gibi mağrur olarak cimrice yaşamaktan nehyetmektedir.

Şüphe yok ki infâk ile emir, onun gerçekleşmesinin bağlı olduğu sebeplere çalışmak ile de emirdir. Ve bu maksatla çalışıp kazanmak, yalnız evlat ve aile endişesiyle çalışmaktan çok daha yüksek bir gayrettir. Şu hâlde nehyedilen mal kazanmak, mal ve evlat tedbir ve terbiyesiyle uğraşmak değil, mal ve evlat endişesiyle Allâhü Teâlâ’yı unutmak, Allah için infâkı düşünmemektir. Mümin olan kimse, kazanmış olduğu malı, sırf kendinin ve kendi marifet ve gücünün semeresi bilmeyip Allâhü Teâlâ’nın kendine rızık olarak verdiği bir ilâhî ihsan olarak telakkî etmelidir. Bu suretle Allah yolunda fedakârlık etmek lüzumuna tenbih için “Size verdiğimiz rızıktan infâk edin...” buyurulmuştur. Hakikatte asıl izzet yemekte değil, yedirmektedir. Kendileri patlayasıya yiyip de Allah için yedirmekten, vermekten kaçınmak, yani yanındaki komşusunun, etrafındaki muhtaçların ihtiyacını düşünmemek gibi tamahkâr davranışlar, insanlığa yakışmayan şeylerdendir.

Dünyada cemiyetleri en ziyade yoran, çarpıştıran kavgaların kökü de bu infâk meselesidir. En alçak cemiyetlerin düşmanlık ve mücadeleleri hep yemek davası üzerinde dolaşır. Güçleri yeterse zor ve zulüm ile yâhut hırsızlıkla almaya çalışırlar. Bütün bunlar, ben yiyeyim sen yeme, diye kavga ederler.

Yüksek İslâm cemiyetlerinin münakaşaları ise yedirmek, infâk etmek ve muhtaç olanların ihtiyaçlarına yetişerek Allâhü Teâlâ’ya kullukta yükselmek yarışı üzerinde dolaşır. Bunlar bir taraftan çirkinlikleri, ayıpları, günahları örtüp eksiklikleri tamamlamak, bir taraftan da ihtiyacı olanlara muhtaç oldukları şeyleri birbirinden daha iyi, daha faydalı bir sûrette ulaştırmak ve bu sûretle Allah katındaki derecelere ermek için yarışırlar.

(Devamı yarın)

Hicrî:   19  Safer   1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder