قَالَ النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إن الشيطان واضع خطمه على قلب ابن آدم فإن ذكر الله خنس وان نسي التقم قلبه. (ع)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق شيطان حورطومونى ، آدم اوغلونون قلبنه طاقار ، شايت إنسان ، اللهى ذكر أدرسه شيطان يانندان همن قاجار . أكر ذكر أتميب اونوطورسه شيطان ، اونون قلبنى يوطار ( يعنى وسوسه إيله دولدورور ) . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: Muhakkak şeytan hortumunu, âdemoğlunun kalbine takar. Şâyet insan, Allâh’ı zikrederse şeytan yanından hemen kaçar. Eğer zikretmeyip unutursa şeytan, onun kalbini yutar (yani vesvese ile doldurur).”
(Müsned-i Ebû Ya’lâ)
Hicrî: 17 Safer 1445 Fazilet Takvim
ZİKRULLAHTAN GAFLET ETMEMEK
Müminleri ikaz ederek mallarına, evlatlarına, münafıklar gibi aldanıp zikrullahtan gafil bir hâlde yaşamaktan nehyeden Münâfikûn Sûresi’nin 9. âyet-i kerîmesi şöyle tefsir edilmiştir:
Ey iman edenler! Yani Allâh’a ve Resûlüne hâlisâne iman etmiş olup da Allah katında müminlere mahsus bulunan İlâhî izzete ermek isteyen müminler; Ne mallarınız ne de evlatlarınız sizleri, Allâh’ı zikirden alıkoymasın, oyalamasın. Yani dünya meşguliyetlerinin en vazgeçilmezi olan mal ve evlat işleri, onların bakımı, derdi, zevki bile zikirden alıkoymasın. Zira Hadîd Sûresi’nin 20. âyet-i kerîmesinde geçtiği üzere dünya hayatı, oyun, eğlence, ziynet, övünme, mal ve evlat edinmekten ibarettir. Bunların en ciddîsi de mal, evlat ve iyâl meşguliyetidir. İşte oyun, eğlence şöyle dursun, mal ve evlat bile sizi oyalayıp da alıkoymasın. Bunlarla hiç meşgul olmayın değil, fakat bunlar sizi asıl izzetin ruhu olan zikrullahtan alıkoymasın. Allâh’ı ve Allah için iş yapmayı unutturmasın. Hakîkî ibadet edilmeye lâyık olan Allâhü Tealâ’yı ve O’nun isim ve sıfatlarını, emir ve nehiylerini, sevap ve azâbını unutturmasın; Allâhü Tealâ’nın rızasına vesîle olan ibadetlerden, itaatlerden gaflet ettirmesin.
Ve her kim mal ve evlat ile uğraşacağım diye Allâh’ın emirlerinden gaflet ederse işte onlar hüsrana düşenlerdir. Onlar, çok zarara uğramış, bâki olan âhireti, fâni olan dünyaya değişmiş, sonunda bâki olanın izzetinden mahrum kalmış kimselerdir. Mal, evlat ve dünya hayatı gider, o kimselere âhirette, zillet ve hüsrandan başka bir şey kalmaz. Çünkü diğer bir âyet-i celîlede -meâlen- “Mal ve oğullar, dünya hayatının ziynetidir, süsüdür. Bâkî kalacak sâlih ameller ise, Rabb’inin katında sevapça daha hayırlıdır, emelce (ümitçe) de daha hayırlıdır.” (Kehf Sûresi, âyet 46) buyurulmuştur. (Elmalılı, Hak Dîni Kur’an Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 17 Safer 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder