قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : مَا أُوحِيَ إِلَيَّ أَنْ أَكُونَ تَاجِرًا وَلَا أَجْمَعَ الْمَالَ مُتَكَاثِرًا وَلَكِنْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنْ سَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدِينَ وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بانه تجار اولمام و جوق مال طوبلامام وحى اولنمادى . بانه ، آنجق ’ ربنى حمد إيله تسبح أت و سجده أدنلردن اول . و صنه ، يقين ( أؤلم ) كلنجيه قدار ربنه عبادت أت ‘ ديه وحى اولندى . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bana, tüccar olmam ve çok mal toplamam vahyolunmadı. Bana, ancak ‘Rabbini hamd ile tesbîh et ve secde edenlerden ol. Ve sana, yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et’ diye vahyolundu.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 15 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim
NAMAZDAN SONRA TESBİH ÇEKMEK
Namazlardan sonra, bir defa Âyetü’l-Kürsî ve Muavvizâtı (İhlas, Felak ve Nâs Sûreleri) okuyup, 33 kere Sübhânallâh, 33 kere Elhamdülillâh, 33 kere Allâhü Ekber diyerek, yüzüncü olarak da “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü…” okuyan kişinin günahları, deniz köpüğü kadar dahi olsa mağfiret olunacağı, İmâm Müslim Hazretlerinin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf ile beyân edilmiştir.
Müminlerin bu faziletten mahrum kalmamaları için fıkıh âlimlerimizin ekserisi kitaplarında bu husûsta bahis açmışlar, “Namazdan sonra imam, sağından veya solundan cemaate döner ve cemaatle birlikte tesbîh, tahmîd ve tekbîr okurlar.” demişlerdir. Nitekim Ashâb-ı Kirâm’dan, “Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), namazını bitirdikten sonra bize doğru dönerdi.” “Biz, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) arkasında namaz kıldığımız zaman, namazdan sonra mübarek yüzleri bize doğru olması için sağında olmayı isterdik.” diye rivâyetler vârid olmuştur.
Ayrıca selef-i sâlihin ve sonraki gelen din büyükleri, mescitlerde ve evlerde cemâatle Allâhü Teâlâ’yı zikretmenin müstehâb olduğunda icmâ etmişlerdir. Bu sebeple tesbîhi toplu çekmekte bir mahzur olmadığı gibi münferid de çekilebilir. Mühim olan, bu fazileti, sünnet olduğu şekilde yerine getirmektir. (Merâkı’l-Felâh)
TAZININ KEMİK SEVDASI
Bir padişah, avlanmak için ovada ilerlerken av köpeklerine bakan memuruna, bir tazı getirmesini emretti. Padişahın, atlas kumaşlardan elbiseler giydirdiği bir tazısı vardı. Tasması mücevherden, ayaklarındaki halhallar altındandı; onu getirdiler.
Yolda giderken tazının önüne bir kemik çıktı, hayvan öylece kalakaldı. Padişah, tazının kemikle uğraşmasına öyle kızdı ki; öfkesi, tazıyı bile sardı. Tasmasını elinden bıraktı. “Defedin bu edepsiz, nankör hayvanı!” dedi.
Tazıya bakan memur, “Padişahım, tazıyı salalım, ama bari üzerindeki mücevherleri alalım.” diye itiraz edince, padişah dedi ki: “Hayır! Bırakın öylece gitsin. İleride, üzerindeki süsleri püsleri görsün de aklı başına gelsin. Ahmaklık edip nasıl bir kapıdan ayrıldığını anlasın!”
Hicrî: 15 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim