قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ لِكُلِّ سَاعٍ غَايَةً وَغَايَةُ ابْنِ آدَمَ الْمَوْتُ فَعَلَيْكُمْ بِذِكْرِ اللهِ فَإِنَّهُ يُسَهِّلُكُمْ ويُرَغِّبُكُمْ فِي الْآخِرَةِ. (فيض)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق هر جالشانيك ( جالشماسنيك ) بر نحايتى واردر . إنسانين نحايتى ده أؤلمدر . او حالده سز ، ذكراللهه صارلنز . جونكى او سزه ( دنيا إشلرينزى ) قولايلاشترير وسزى آخرت عمللرى يابمايا موافق قلار . "
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Muhakkak her çalışanın (çalışmasının) bir nihayeti vardır. İnsanın nihayeti de ölümdür. O hâlde siz, zikrullâha sarılınız. Çünkü o, size (dünya işlerinizi) kolaylaştırır ve sizi âhiret amelleri yapmaya muvaffak kılar.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 19 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
KALPLER ANCAK ALLÂH’I ZİKİRLE MUTMAİN OLUR
Allâhü Teâlâ, Ra’d Sûresi’nin 28. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurmuştur -meâlen-: “(O müminler) o zâtlardır ki, Allâh’ın zikriyle kalpleri mutmain olduğu hâlde iman etmişlerdir. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allâh’ı zikir ile mutmain olur.”
Şu hâlde insan kalbi, Allâhü Teâlâ’ya yöneldiği, onun kâinattaki eserlerini düşündüğü ve zikirle meşgul olduğu zaman, kalbe ilâhi nurlar aktığından sükûnet bulur, ferahlar ve ıstıraptan kurtulur. Allâhü Teâlâ’nın marifetine, nurlarına, feyizlerine yani mertebelerin en yücesine ulaştığı zaman başka bir şey arzu etmez. Çünkü bu dereceden daha mükemmel ve üstün başka bir derece yoktur.
Allâhü Teâlâ’nın nuru da müminin kalbine tesir edince o kalp, kötü ahlâklardan temizlenmiş nûrânî bir cevher şekline döner, aslâ değişiklik kabul etmez. İşte bu hâlin ve sükûnetin ancak Allâhü Teâlâ’nın zikri ile mümkün olacağını Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîme ile beyan etmiştir.
Allâhü Teâlâ, Hadîd Sûresi’nin 16. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Müminlerin kalplerine Allâhü Teâlâ’nın zikri ve Hak’tan nâzil olan (indirilen) Kur’ân-ı Kerîm’in tilâvetiyle huşû ve mülâyemet vakti gelmedi mi?” buyurarak müminleri zikre davet buyurmuştur. Devamında da -meâlen-:
“İyi biliniz ki Allah, arzı, ölümünden sonra diriltir, can verir.” buyurarak kuruduktan sonra yağan yağmurla hayata kavuşan yer gibi ölmüş olan kalbin de zikre devamla ihya olunacağını (hayata kavuşacağını) beyan buyurmuştur.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) de “(Ey Ebû Rezîn) dikkat et, sana kendisiyle dünya ve âhiret hayırlarına kavuşacağın işin özünü haber vereyim mi? Sana ehl-i zikirle beraber olmanı tavsiye ederim. Yalnız kaldığın zaman da gücün yettiği kadar lisânını Allâhü Teâlâ’nın zikri ile hareket ettir. Allah için sev, Allah için buğz et.” buyurmuşlardır.
”Hicrî: 19 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder