قَالَ اللهُ تَعَالَى : اَلَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ. (سورة الملك، ۲)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : او ( الله ) كه أؤلومى وحياتى ، حنكنيزين عمله دها كوزل اولديغونى إمتحان إيجن ياراتدى . او عزيز ( حقيله غالبدر ) وغفور ، در ( جوق باغشلاياندر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “ O (Allah) ki ölümü ve hayatı, hanginizin amelce daha güzel olduğunu imtihan için yarattı. O, Azîz (hakkıyla galiptir) ve Gafûr’dur (çok bağışlayandır).”
(Mülk Sûresi, âyet 2)
Hicrî: 16 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
İMAN EDENLER ALDANMAZLAR
Âhiret, ebedî hayattır. Kur’ân-ı Kerîm’in bize bildirdiği âhiret hayatının hak olduğuna biz inanırız. Gayb âleminin bugünkü görünen, bilinen âlemden sonsuz derecede geniş ve en mükemmel olduğu ve her hâlde yarın (âhiret) için daha mükemmel bir hayatın olduğu şüphesizdir. Buna, “Acaba!” diyerek şüphe edenler, kalpleri kör olanlardır. (Kişi şöyle inanmalıdır:) “Evvela Hz. Allah, beni yarattı. Yine Hz. Allâh’a gideceğim. Gittiğimde, Rabb’imin bir âleminde daha niçin diriltilmeyeyim? Niçin rahmetlerine eremeyeyim? Cenâb-ı Hak, hüsn-i hâtime (son nefeste iman) nasip etsin.”
Peygamber Efendimizden (s.a.v.) rivâyet olunuyor ki: “Şu kimselere hayret edilir: Allâh’ın yarattıklarını görüp dururken Allah hakkında şüpheye düşer. İlk dirilişi tanır da âhirette dirilmeyi inkâr eder. Her gece ve her gün ölüp dirilip dururken öldükten sonra dirilmeyi inkâr eder. Cennete ve cennet nimetlerine iman eder de yine aldatıcı dünya için çalışır. Evvelinin bir nutfe, âhirinin kokuşmuş bir ceset olduğunu bilir de yine kibirlenir ve övünür.”
Biz var isek, bizim ilmimiz var ise, Allâhü Teâlâ ve onun ilim ve kudreti daha evvel vardır. Bugünkü bilinen âlem var ise yarınki gayp âlemi de tabiatıyla vardır. Bugün olmayanlar yarın olur. Bugün inanmadıklarımıza yarın inanmak mecburiyetinde kalırız. Hiç yanılmamak, hiç şaşmamak, sonsuz ümitsizliğe düşmemek istiyorsak hiçbir hâdisenin, hiçbir şüphenin yıkamayacağı hak esaslara iman etmeliyiz.
Yeter ki mümküne imkânsız demeyelim, hayır yerine şerre koşmayalım, imkânsız zannettiklerimizin mümkün olduğunu gördüğümüz zaman perişan oluruz.
Sudan ateş, ölüden diri çıkar mı? Allâh’ın izni ile çıkar. Göklere çıkılır mı? Allâh’ın izni ile çıkılır. Kabirde sual sorulur mu? Allâh’ın izni ile sorulur. Ölen dirilir mi? Allâh’ın izni ile dirilir. Lâkin insan, yaratıcı olabilir mi? Olamaz. O, Allâh’ın izniyle kuş da yapsa, ölüleri de diriltse yine kuldur, yine kuldur. Bütün imkânlar Allâh’ın kudretindedir.
İşte Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v.), bize imanı, tevhid akîdesini ve buna göre sâlih amelleri talim için gönderilmiştir. Ona iman edenler hiçbir zaman aldanmazlar, her zaman yakîn (tam iman) sahibi olurlar.
Hicrî: 16 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder