قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَكْيَسُ الْمُؤْمِنِينَ أَكْثَرُهُمْ ذِكْرًا لِلْمَوْتِ وَأَحْسَنُهُمْ لَهُ اسْتِعْدَادًا. (هب)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : مؤمنلريك أك عقليسى ، أؤلومى أك جوق خطرلايان واوكا أك كوزل شكلده حاظرلق ياباندر . "
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Müminlerin en akıllısı, ölümü en çok hatırlayan ve ona en güzel şekilde hazırlık yapandır.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 17 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
İMTİHAN
Bu âlem, imtihan âlemidir. Cenâb-ı Hak, bizi buraya kendi birlik, kudret ve kemâlini bildirmek ve elde edeceğimiz ilim ve irfan ile huzuruna lâyık kılmak için gönderdi. İrade-i cüz’iyye ve nefis verdi. Eğri ve doğru yolları gösterdi. Yani imtihana tâbi tuttu. Şüphe yok ki, yarın yaptığımız işleri adalet ölçeğine vuracak; nefsimizi eğrilikten, kötülükten tasfiye olunmuş (temizlenmiş), ihlaslı bulursa selâmet damgasını vuracak, bunun aksi hâlde bulursa azâbın alevinde temizleyecektir.
Allâhü Teâlâ, Âl-i İmran Sûresi’nin 186. âyet-i kerîmesinde (meâlen) “Mallarınız ve canlarınız husûsunda muhakkak imtihan olunacaksınız…” buyurmuştur.
Şöyle ki: Allâhü Teâlâ, dilediği kuluna mal ve servet verir, tâ ki o kul bu yüzden bir imtihana tâbi olsun. Kendisinin ilâhî emirlere riâyet edip etmediği anlaşılsın, o malı, o serveti ne sûretle elde etmiş ve onu ne gibi yerlere sarf eylemiş, onun zekâtını vermiş mi, vermemiş mi meydana çıksın. Ve Allâhü Azîmüşşân, insana; vücut, hayat ve sıhhat ihsan etmiştir. Tâ ki, bunları ibadet ve tâate mi sarf ettiği veyahut hevâ ve hevesi yolunda mı zâyi eylediği belli olsun. Bunun gibi; insan, vakit vakit bazı hastalıklara, üzüntülere, esaretlere maruz kalır. Tâ ki, bunlara karşı sabredip etmediği anlaşılsın, takdir-i ilâhîye ne derece razı olup olmadığı ortaya çıksın, ona göre mükâfat veya ceza alsın.
Allâhü Teâlâ, kullarının bütün fiillerini, hareketlerini, niyetlerini, bütün kabiliyetlerini ilm-i ezelîsiyle tamamen bilir. Artık onları öyle imtihana çekmesi, onların hâl ve hareketlerini kendilerine veya başkalarına göstermek içindir. Tâ ki yarın kıyamet gününde kimsenin bir özür ve mazeret sunmaya salâhiyeti kalmasın.
“Büyükler, ‘Yâ Rabbi, bizi tahammül edemeyeceğimiz imtihana tâbi tutma.’ diye dua ederler de ‘Bizi imtihana sokma.’ demezler. Zira imtihanda terfî-i derece var. Siz, ‘Yâ Rabbi, ben imtihan ehli değilim, beni imtihan etme. Habibinin iltiması ile bizi bu âlemden imtihansız olarak göçür.’ diye dua edersiniz. Allah imtihan ediyor gibi sözleri aslâ konuşmamalı. Zira kim imtihan verebilir?”
”Hicrî: 17 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder