قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ فِي خَلَاءٍ لَا يَرَاهُ إِلَّا اللهُ وَالْمَلَائِكَةُ كُتِبَ لَهُ بَرَاءَةٌ مِنَ النَّارِ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بر كمسه ، الله تعالى و ملكلردن باشقه هيج كمسنيك كندسنى كورميه جكى تنها بر يرده إيكى ركعت نماز قلسه ، اونون إيجن جهنمدن ( قورطولديغونه دائر ) براءة يازيلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Bir kimse, Allâhü Teâlâ ve meleklerden başka hiç kimsenin kendisini görmeyeceği tenha bir yerde iki rekât namaz kılsa, onun için cehennemden (kurtulduğuna dâir) berât yazılır.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 03 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
VERİLEN SÖZE SADIK OLMAK
Abdullah bin Ebû Hamsâ (r.a.) şöyle anlatıyor:
“Peygamberlik vazifesi kendisine verilmezden evvel Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den bir şey satın almıştım. Bu alışverişten ona bir miktar borcum kalmıştı. Borcumu bir mekânda ödemeyi vaad etmiştim. Fakat vaadimi unuttum. Ancak üç gün sonra aklıma geldi. Aklıma gelir gelmez hemen o sözleştiğimiz mekâna gittim.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), ‘Ey genç, bana meşakkat verdin, seni, üç gündür, (gelip) burada bekliyorum.’ buyurdular.” (Sünen-i Ebû Dâvûd)
MÜHÜR
Mühür kelimesi, ziynet eşyalarındaki boncuklara verilen isim olan, Farsça “mühre” kelimesinden çıkmıştır. Mühürlerin, eskiden akik gibi ziynet eşyalarında kullanılan taşlardan yapılmasından dolayı böyle denmiştir.
Mühürler, türlü maden ve taşlar üzerine kazınır ve üzerlerine isim, resim, arma, beyit, atasözü vs. yazılırdı. Mühürdeki işaret, sahibinin bir nevi imzası yerine geçerdi.
Osmanlı Devleti zamanında 1908’e kadar resmî evraklarda imza yerine mühür kullanılmıştır. En mühim mühür, padişah mührüydü. Cülûsunun ardından, üzerinde padişahın tuğrası olan en az dört mühür hakkedilirdi (kazılarak yapılırdı). Padişahtaki mühürden başka sadrazamda, has odabaşı ve harem hazinedarında da birer mühür olurdu.
Osmanlı’da mühürcülük, bir sanat hâline gelmişti. Mühür kazıyan hakkâk, en iyi hattatlardan ders alır, usta bir hakkâk yanında en az yedi sene çıraklık eder ve birkaç sene kalfalıktan sonra usta olurdu. Yetişen hakkâkların eserleri, güzel sanatlardan sayılacak, müzelere alınacak kadar kıymetliydi.
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in, hükümdarları İslâmiyet’e davet için gönderdikleri mektuplar, kelime-i tevhîdi ihtiva eden “hâtem-i risâlet” (Peygamberlik mührü) ile mühürlenmiştir. Hazret-i Osman’a (r.a.) kadar halifeler, bu mührü kullanmışlardır.
Hicrî: 03 Muharrem 1444 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder