20 Ağustos 2022 Cumartesi

PEYGAMBER EFENDİMİZİN DÜŞMANLARINDAN MÜNAFIKLAR -1


قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مَثَلَ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ كَمَثَلِ كَنْزٍ لَا يُنْفَقُ فِي سَبِيلِ اللهِ. (حم)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  ( كشيه ) فايده ورمين علميك بنزرى ، الله تعالى يولنده إنفق اولنمايان حزينه كبى در . "

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   (Kişiye) fayda vermeyen ilmin benzeri, Allâhü Teâlâ yolunda infâk olunmayan hazine gibidir.”

(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)

Hicrî:  21   Muharrem   1444 Fazilet Takvim

 

PEYGAMBER EFENDİMİZİN DÜŞMANLARINDAN MÜNAFIKLAR -1

 

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in  dinimizi yaymasına mâni olmaya çalışan birçok düşmanları vardı. Bu düşmanların bir kısmını da münafıklar teşkil ediyordu. Bunlar görünüşte Müslüman idiler; fakat gizlice Müslümanlığın aleyhinde bulunuyorlar, bozgunculuk yapıyorlardı.

Münafıkların başı Hazrec Kabilesi’nden Abdullah bin Übeyy idi. O, Medîne’de sözü çok geçen biri iken İslâm’dan sonra eski nüfûzu kalmayınca hasedinden İslâm dini aleyhine düştü. Diğer münafıklar ile beraber Yahûdîlerle birleşip gizlice fitne ve fesattan geri kalmadı.

Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Uhud Harbi için ordusuyla Medîne’den çıktığı zaman bu münafıklardan biri olan Kuzman geri kalmıştı. Kadınların alay etmesi kendisine dokunduğundan derhal orduya gelmiş ve en ileri geçip cenge hazırlanmıştı. Fahr-i Âlem (s.a.v.) Hazretleri onun hakkında “Muhakkak Allâhü Teâlâ bu dini, fâcir adam ile de kuvvetlendirir.” buyurmuşlardır. İşte bunlar böyle en ön safta da olabiliyorlardı.

Müslümanlar, Tebük Harbi için hazırlanırken münafıklar, “Böyle sıcakta yola çıkmayınız.” diye halka nasihat eder gibi görünerek bozgunculuk ediyorlardı. Onlara cevaben, “Cehennemin harareti daha şiddetlidir.” meâlindeki, Tevbe Sûresi’nin 81. âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Yolda Resûl-i Ekrem’in devesi kayboldu. Münafıklardan Zeyd bin Lusayt, “Muhammed (s.a.v.), ‘Peygamberim’ der ve göklerden haber verir; hâlbuki devesinin nerede olduğunu bilmez.” demişti. O vakit Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de “Bir şahıs benim hakkımda şunları söylüyor.” diyerek onun bu sözlerini Ashâbına bildirdi ve “Vallâhi ben bir şey bilmem, ancak Cenâb-ı Hakk’ın bildirdiğini bilirim. Şimdi Cenâb-ı Hak, bana devemin falan vadide, falan yerde, yuları bir ağacın dalına takılıp kaldığını bildirdi. Gidin getirin.” buyurdu. Hemen oraya vardılar ve deveyi o hâlde bulup getirdiler. (Devamı var)

Hicrî:  21   Muharrem   1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder