24 Ağustos 2022 Çarşamba

GENÇLİKTEKİ VERÂ VE TAKVÂNIN NETİCESİ


قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : جَالِسُوا الْكُبَرَاءَ وَسَائِلُوا الْعُلَمَاءَ وَخَالِطُوا الْحُكَمَاءَ. (طب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  بيوكلريك ( أهل اللهيك ) مجلسنده بولونون . عالملره صورون وحكمتلى ظاتلارله برابر اولون . "

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   Büyüklerin (ehlüllâhın) meclisinde bulunun, âlimlere sorun ve hikmetli zâtlarla beraber olun.”

(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

Hicrî:  26   Muharrem   1444 Fazilet Takvim

 

GENÇLİKTEKİ VERÂ VE TAKVÂNIN NETİCESİ

 

İmâm-ı Âzam rahimehullâh’ın babası Sâbit Hazretleri, zühd ve takvâ sahibi bir zât idi. Gençliğinde bir gün, bir nehir kenarında abdest alırken, suyun üzerinden önüne bir elma geldi. Onu aldı ve abdestini bitirdikten sonra elmayı bir defa ısırdı, fakat elmanın sahibi aklına gelip ısırdığını yutmadan tükürdü. Tükürüğünde kan olduğunu gördü. Kendi kendine, “Tükürüğümde neden kan olsun? Bu, elmanın sahibini bulup helallik alayım” dedi.

Nehir boyunca yürüdü ve elindeki elmaya benzer, meyveleri olan bir elma ağacına rastladı. Ağacın sahibini arayıp buldu ve elmanın bedeli olarak bir dirhem verdi. “Bunu al ve hakkını helâl et.” dedi.

Ağacın sahibi, Sâbit rahimehullâh’ın bu genç yaşındaki verâ ve takvâsını görünce onu imtihan etmeye karar verdi. Ona, “Değil bir dirhem, bin dirhem versen de razı olmam. Ancak benim kör, sağır, dilsiz ve yürüyemeyen bir kızım var. Şâyet onu zevceliğe kabul edersen sana hakkımı helâl ederim.” dedi.

Sâbit rahimehullâh bir müddet düşündü. Neticede dünya azâbı ve sıkıntısı geçicidir, diyerek teklifi kabul etti.

Kıza bir vekil tayin edilerek iki şahit huzurunda nikâhları kıyıldı. Sâbit rahimehullâh, zevcesinin yanına girince, onun yürüyor, görüyor, işitiyor ve konuşabiliyor olduğunu gördü. Sâbit rahimehullâh şaşırarak: “Fakat sen, babanın bana anlattığı gibi değilsin.” dedi.

Zevcesi, “Evet, doğrudur. Çünkü ben altı senedir evimden dışarıya çıkmadım. Yabancı bir kimseye bakmadım ve yabancı bir kimsenin sesini işitmedim. Benim sözümü de kimse işitmedi.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Sâbit rahimehullâh: “Bizlerden hüzün ve sıkıntıları gideren Allâhü Teâlâ’ya hamd olsun. Muhakkak benim Rabb’im Gafûr’dur, Rahîm’dir.” diye dua etti.

Neticede onlardan İmâm-ı Âzam gibi pek büyük bir zât dünyaya geldi ve onun mezhebi bütün âlemi yayıldı.

İmâm-ı Âzam rahimehullâh demiştir ki: “Babam Sâbit rahimehullâh, şâyet elmadan ısırdığı kısmı yutsaydı zekâm, şu anki hâlinin üçte biri kadar olurdu.”

Hicrî:  26   Muharrem   1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder