قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مَثَلَ الصَّلَاةِ الْمَكْتُوبَةِ كَالْمِيزَانِ مَنْ أَوْفَى اسْتَوْفَى. (ض)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : محقق فرض نمازلارين مثالى ، طرطى كبى در ، كيم حقنى تام وريرسه ( جماعت إيله قلارسه ) قرشليغنى ده تام آلير . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Muhakkak farz namazların misali, tartı gibidir; Kim hakkını tam verirse (cemaat ile kılarsa) karşılığını da tam alır.”
(Kuzâî, Müsnedü’ş-Şihâb)
Hicrî: 02 Cemaziyelahir 1443 Fazilet Takvim
NAMAZDA KALP HUZURU
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, Mektûbât-ı Şerîfe'sinde şöyle buyurmuşlardır:
“Sevgili kardeşim, muhakkak bu dünya amel yeridir. Amellerin karşılığını alma yeri ise âhirettir. Sâlih amelleri işlemek husûsunda gayret etmek lâzımdır. En faziletli amel ve en güzel ibadet ise dinin direği ve müminin miracı olan namazı, kemâliyle kılmaktır. Namazın vaktinde kılınması husûsuna son derece ihtimam göstermeli ve bu husûsta ihtiyatlı olmalıdır. Hattâ namazın rükün, şart, sünnet ve edeplerinden her birini gerektiği şekilde edâ etmelidir.” (c. 2, m. 20)
“Sen bil ki bu fakire (İmâm-ı Rabbanî Hazretlerine) göre, namazın tam ve kâmil olması (şu dört şeyi); namazın farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini ve müstehâblarını işlemekten ibarettir… Bu dört husûsun dışında, namazın tam olmasında tesiri olan başka bir husûs yoktur. Çünkü namazda huşû ve kalbin huzuru bu dört maddeye bağlıdır…
Hadîs-i şerîfte, ‘Kalbin huzuru olmadan namaz kâmil olmaz.’ buyurulmuştur. Kalbin huzurundan maksat; namazın farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini ve müstehâblarını yerine getirirken gevşeklik olmamasıdır.” (c. 1, m. 305)
HARAMA TENEZZÜL ETMEMEK
Hazret-i Ali kerremallâhü vecheh, bir adama, katırını emanet edip mescide girdi. Adam, katırın yularını alıp gitti.
Hz. Ali (k.v.), o adama vermek üzere iki dirhem hazırlayıp mescitten çıkınca yuların olmadığını ve katırın da başıboş dolaşmakta olduğunu gördü. Ona öylece binip gitti. Kölesine çarşıdan yeni bir yular alması için iki dirhem verdi. Kölesi, hırsızın çaldığı yuları, çarşıda sattığını gördü. O yuları hırsızdan iki dirheme satın alıp Hz. Ali’ye getirdi.
Bunun üzerine Hz. Ali (k.v.) şöyle buyurdular: “Muhakkak kul, sabrı terk etmek sûretiyle helâl rızkı kendisine haram kılar. Hâlbuki Allâhü Teâlâ tarafından kendisi için rızık olarak takdir olunandan fazlası da yoktur.”
Hicrî: 02 Cemaziyelahir 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder