12 Mart 2021 Cuma

DÂVÛD ALEYHİSSELÂM


 

قَالَ النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَامًا خَيْرًا مِنْ أَنْ يَأْكُلَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ وَكَانَ دَاوُدُ لَا يَأْكُلُ اِلَّا مِنْ عَمَلِ يَدِهِ. (طب)

بيغمبر أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  هجبر كمسه ، كندى ألنيك أمكى ايله قازانارق يديكندن دها خيرلى بر لقما يمه مشدر . داوود ( عليه السلام ) ده آنجق كندى أليله قازانديغندن يدى  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hiçbir kimse, kendi elinin emeğiyle kazanarak yediğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir. Dâvûd (aleyhisselâm) da ancak kendi eliyle kazandığından yerdi.”

(Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr)

Hicrî:   27   Recep     1442    Fazilet Takvim

 

DÂVÛD ALEYHİSSELÂM

 

Hazret-i Dâvûd, Yâkûb aleyhisselâm’ın oğlu Yehûdâ’nın neslindendir. İşmûîl (a.s.)’ın irtihâlinden sonra kendisine peygamberlik verilmiş, kayınpederi Tâlût vefat edince de İsrâiloğulları’na hem peygamber hem de hükümdar olmuştur.

Hazret-i Dâvûd, Mûsâ aleyhisselâm’ın şerîati ile amel etmiştir. Kendisine indirilen Zebûr’da, daha çok vaazlar, ilâhiyata dair mevzular ve münâcâtlar vardı. Dinî hükümleri ihtivâ etmiyordu. Dâvûd aleyhisselâm’ın sesi pek güzel idi. Zebûr’u okuduğunda, dinleyenler rûhî lezzet duyarlardı.

Dâvûd aleyhisselâm, bir mucize olarak, mübarek elleriyle demirleri mum gibi yumuşatır, bunlardan zırh yapar ve bu zırhları satarak kendi elinin emeğiyle yiyeceğini temine çalışırdı. Devlet hazinesinden para almak istemezdi. Adaletle hükmeder, insanlara dâima öğütler verirdi. Kudüs-i Şerîf’i fethederek payitaht yapmış, Umman beldelerini, Haleb’i, Nusaybin’i, Ermenistan’ı zaptetmişti.

Dâvûd aleyhisselâm’ın hükmü kırk sene sürmüştür. Yetmiş yaşında âhirete irtihâl buyurmuştur.

 

DÜNYADAN SAKININ!

 

Hazret-i Hüseyin radıyallâhü anh, bir gün hutbe okurken, Allâhü Teâlâ’ya hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:

Ey Allâh’ın kulları! Allah’tan korkun, dünyadan sakının. Çünkü dünya, eğer bir kimseye bâkî kalacak olsaydı yahut bir kimse dünya üzerinde ebedî kalacak olsaydı, Peygamberler buna en lâyık kimseler olurdu. Onlar dünyadan râzı olur, sahip oldukları dünyalık şeylere sevinirlerdi. Hâlbuki öyle değildir.

Cenâb-ı Hak, dünyayı fâni olarak yaratmıştır. Onun yenisi eskir, nimetleri kaybolur, sevinçleri hüzne dönüşür. Dünya, bir sel gibi önüne kattığını mahveder. Bu dünya bizim için âhiret seferinde geçip gittiğimiz bir konaktan ibârettir.

Sizler, âhiretiniz için azık hazırlayın, azığın en hayırlısı da takvâdır. (Yasakladıklarını yapmayıp, emrettiklerini yaparak) Allah’tan (onun azabından) korkunuz, ancak o zaman kurtulmayı umabilirsiniz.

Hicrî:   27   Receep     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder