4 Mart 2021 Perşembe

SALAHADDİN EYYÛBÎ’NİN HASSÂSİYETİ


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  مَنْ لَقِيَ الْعَدُوَّ فَصَبَرَ حَتَّى يُقْتَلَ أَوْ يَغْلِبَ لَمْ يُفْتَنْ فِي قَبْرِهِ. (طس)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  دشمان ايله قارشلاشب ده أؤلدورلنجيه ( شهيد اولنجه ) ويا غالب كلنجيه قدار صبرأدن كمسه ، قبرنده سؤآل اولنماز  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Düşman ile karşılaşıp da öldürülünceye (şehit oluncaya) veya gâlip gelinceye kadar sabreden kimse, kabrinde suâl olunmaz.”

(Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)

Hicrî:   20   Recep     1442    Fazilet Takvim

 

SALAHADDİN EYYÛBÎ’NİN HASSÂSİYETİ

 

Haçlılara karşı mücadelesi ile bilinen Salahaddin Eyyûbî’nin (1138-1193) başkâdısı olan ve uzun müddet yanında bulunmuş olan İbn-i Şeddâd şöyle anlatıyor:

“Kudüs fâtihi Salahaddin Eyyûbî, Ehl-i Sünnet akîdesine sımsıkı bağlı idi. Hattâ Şâfiî fakîhlerinden Kutbüddîn Nîsâbûrî’ye kendisi için itikâdî meseleleri bir araya toplayan bir risâle kaleme aldırmıştı. Buna çok ehemmiyet verir, öyle ki evlatlarına pek küçük yaşta iken Ehl-i Sünnet itikâdı, zihinlerine ve kalplerine iyice yerleşsin diye bunu öğretirdi. Ben çok defa onun, evlatlarını karşısına alıp bu risâleyi ezber olarak onlardan dinlediğine şahit oldum.

Dinin şeâirine ve mukaddesâtına son derece hürmetkârdı. Ehl-i Sünnet harici fırkalara ve dinimizi inkâr eden felsefecilere son derece buğzederdi. Hattâ bazı dinî hükümleri inkâra yeltenen bir adamın haberini alınca Halep meliki olan oğlu Zâhir’e bir emirnâme yazıp, bu adamın bozuk fikirlerini halka yaymasına mâni olmasını, derhal hakkında lüzumlu cezanın tatbik edilmesini emretti.

Sultan Salahaddin, Mısır’ı fethettiğinde, buradan Râfızî âyinlerini tamamen kaldırdı. Sultan, Mısır’a girdiğinde fıkıh tahsil edilen hiçbir medrese olmadığını gördü. Çünkü Râfızî inancına sahip Fâtımî devleti, burada ilim tahsiline mâni olmuşlardı. Hemen Ehl-i Sünnet akâidinin öğretileceği medreseler inşâ ettirdi.

 

BİR ÂLİMİN NASİHATLERİ

 

Osmanlı âlimlerinden Ebû Saîd Hâdimî merhum, vasiyetnamesinde şöyle yazmıştır:

Tevâzu (alçak gönüllülük) hususunda toprak gibi,

İnsanlara faydalı olmakta, meyve veren ağaç gibi,

Cömertlikte, akan bir nehir gibi,

İhsanda ve saflıkta, ucu bucağı olmayan deniz gibi,

Evliyâullâh’a (üstazına) nefsini teslim etmekte ölü gibi,

Sükût etmekte (susmakta), cansız varlık gibi,

Ayıp ve kusurları örtmekte, karanlık gece gibi,

Bütün insanlara iyilikte, parlak güneş gibi ol.

Marifet güneşini nefsânî heves bulutlarıyla kapatma!

Hicrî:   20   Receep     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder