قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَفْضَلُ الصَّدَقَةِ أَنْ
يَتَعَلَّمَ الْمَرْءُ الْمُسْلِمُ عِلْمًا ثُمَّ يُعَلِّمَهُ أَخَاهُ
الْمُسْلِمَ. (ه)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) ،" أك
فضله صدقه بر مسلمانين علم أؤكرنمسى ، صكراده اونى مسلمان قردشينه أؤكرتمسى در
."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “En fazîletli sadaka bir Müslümanın ilim öğrenmesi, sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 15 Şevval 1440 Fazilet
Takvimi
İNSANLAR YAĞMURA BENZER
Ebû Mûsa el-Eş’arî’den (r.a.) rivâyet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:
“Allâh’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim, bol yağmura benzer. Bu yağmur öyle bir toprağa düşer ki onun bir kısmı suyu kabûl eder de çayır ve bol ot yetiştirir. Bir kısmı da kurak olur, suyu (üstünde) tutar da Allâhü Teâlâ, halkı onunla faydalandırır. Ondan (hem kendileri) içerler, (hem hayvanlarını) sularlar ve ekin ekerler. Bu yağmur diğer bir nevi toprağa daha isâbet eder ki düz ve kaypaktır. Ne suyu üstünde tutar, ne de ot bitirir.
Allâh’ın dînini anlayıp da Allâh’ın benimle gönderdiği (hidâyet ve ilimden) faydalanan ve bunu bilip başkasına bildiren kimse ile bunu duyduğu vakit kibrinden başını bile kaldırmayan ve Allâh’ın benimle gönderilen hidâyetini kabûl etmeyen kimse böyledir.”
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bu taksimine göre insanlar da topraklar gibi üç kısma ayrılmıştır:
1- Nâfi’, müntefi’: Yâni hem başkasına, hem de kendisine faydası dokunandır.
2- Nâfi’, gayr-i müntefi’: Yâni başkasına menfaati olan ama kendisine menfaati dokunmayandır.
3- Ne nâfi’, ne de müntefi’: Yâni, hem başkasına hem de kendisine menfaati dokunmayandır.
“Allâh’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim, bol yağmura benzer. Bu yağmur öyle bir toprağa düşer ki onun bir kısmı suyu kabûl eder de çayır ve bol ot yetiştirir. Bir kısmı da kurak olur, suyu (üstünde) tutar da Allâhü Teâlâ, halkı onunla faydalandırır. Ondan (hem kendileri) içerler, (hem hayvanlarını) sularlar ve ekin ekerler. Bu yağmur diğer bir nevi toprağa daha isâbet eder ki düz ve kaypaktır. Ne suyu üstünde tutar, ne de ot bitirir.
Allâh’ın dînini anlayıp da Allâh’ın benimle gönderdiği (hidâyet ve ilimden) faydalanan ve bunu bilip başkasına bildiren kimse ile bunu duyduğu vakit kibrinden başını bile kaldırmayan ve Allâh’ın benimle gönderilen hidâyetini kabûl etmeyen kimse böyledir.”
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bu taksimine göre insanlar da topraklar gibi üç kısma ayrılmıştır:
1- Nâfi’, müntefi’: Yâni hem başkasına, hem de kendisine faydası dokunandır.
2- Nâfi’, gayr-i müntefi’: Yâni başkasına menfaati olan ama kendisine menfaati dokunmayandır.
3- Ne nâfi’, ne de müntefi’: Yâni, hem başkasına hem de kendisine menfaati dokunmayandır.
(Riyâzu’s-Sâlihîn)
BEYİT:
İtlâf-ı vakt eyleme fasl-ı şebâbda
Kesb-i maârif eyleye gör kâr vaktidir. (Vâsıf)
Gençliğinde vaktini boş yere harcama! Bir daha ele geçmesi imkânsız olan bu çağlarında, insan için en büyük bir sermâye olan ilim ve mârifet tahsîline çalış.
Kesb-i maârif eyleye gör kâr vaktidir. (Vâsıf)
Gençliğinde vaktini boş yere harcama! Bir daha ele geçmesi imkânsız olan bu çağlarında, insan için en büyük bir sermâye olan ilim ve mârifet tahsîline çalış.
Hicrî: 15 Şevval 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder