قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَبَا أَيُّوبَ، أَلَا
أَدُلُّكَ عَلَى عَمَلٍ يَرْضَاهُ اللهُ وَرَسُولُهُ؟ قَالَ: بَلَى، قَالَ:
تُصْلِحُ بَيْنَ النَّاسِ إِذَا تَفَاسَدُوا، وَتُقَارِبُ بَيْنَهُمْ إِذَا
تَبَاعَدُوا. (طب)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) ،" أى
أبو أيوب ! صنه الله و رسول نون راضى اولاجاغى بر عملى بلديره يممى ؟ " أوت .
بلديرين يارسول الله ! " ده دى . " إحتلافه دوشدكلرى زمان إنسانلرين
آراسنى إصلاح أدرسين . بربرلرندن اوزاقلاشدقلرى زمان اونلرى بربرلرينه
ياقنلاشديريرسين ."بيوردولر .
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Ey Ebû Eyyûb! Sana Allah ve Resûlü’nün râzı olacağı bir ameli bildireyim mi?” “Evet, bildirin yâ Resûlallah!” dedi. “İhtilâfa düştükleri zaman insanların arasını ıslâh edersin, birbirlerinden uzaklaştıkları zaman onları birbirlerine yakınlaştırırsın.” buyurdular.
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 06 Şevval 1440 Fazilet
Takvimi
DİNDEN DÖNENLERLE HARB
Peygamberimizin (sallâllâhü aleyhi ve sellem) irtihâli bütün Arab Yarımadası’nı sarstı, yer yer ihtilâller, isyanlar ve dinden dönenler oldu. Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) halîfe olduktan sonra fevkalâde gayret gösterdi ve işte o zaman Müslümanlara şöyle hitâb etti: “Ey kardeşlerim ve Muhammed Mustafâ’nın Ashâbı! Kendilerine gönderilen zekât memurlarına mallarının zekâtını vermeyerek itâatten çıkanlar oldu.
Binâenaleyh Allâhü Teâlâ’nın emrine muhâlefet ettiler. Bundan elbette haberiniz vardır. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) İslam Dîni’nin kuvvetlendirilmesini bizlere havâle etmiştir. Bizler, Allâh’ın dînine yardım sözü verdik. ‘…Ve verdiğiniz ahdi de yerine getirin. Çünkü ahidden (kıyâmet günü) muhakkak sual bulunuyor.’ meâlindeki İsrâ Sûresi’nin 34. âyet-i kerîmesi vardır. Bu hâlde İslâm’ın şartlarından olan zekâtı vermeyenler hakkında görüşünüz nedir?”
Ashâb-ı Kirâm, onlarla savaşmanın câiz olmadığı görüşünde idiler: “Resûlullâh’ın ayrılığıyla gönüllerimiz mahzun oldu. Ayrıca onlar sayıca bizden çok üstündür. Fitne çıkarsa iş daha da zorlaşır.” dediler. Bu cevap üzerine Hz. Ebûbekir (r.a.) konuşmasına şöyle devam etti: “Herkes aynı fikirde midir? Asr-ı Saâdet’te İslam Dîni’nin yardımcısı olan Allâhü Teâlâ’nın yardımının bugün de üzerimizde olacağından şüpheniz olmasın. Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ve zaferi, ‘Nice az bir cemiyet, çok bir cemiyete Allâh’ın izniyle gâlip gelmiştir.’ meâlindeki Bakara Sûresi’nin 249. âyetine göre çoklukta değil, nihâyetsiz kudret sahibi olan Allâh’ın tasarrufundadır. Bu hususta bana yardım etmezseniz benim yardımcım Allâhü Teâlâ’dır. Âsîlerin çokluğundan zerre kadar korku ve kederim yoktur. Tek başıma onların üzerine gideceğim. Allâh’ın izniyle ya gâlip gelirim; ya Allah yolunda öldürülürüm ve bu ictihâdımla Resûlullâh’ın huzurunda makbul olurum.”
Alınan hikmetli tedbirlerle, Hz. Ebûbekir’in kararlılığı ve gayreti ile Hz. Hâlid’in zekâsı ve kahramanlığı sayesinde dinden dönen kabîleler itâat ettiler ve zekâtlarını verdiler. Muhâcirîn ve Ensâr birleştiler. Etrafa seriyyeler ve büyük ordular sevk ederek İslâm’ı kuvvetli kıldılar.
Binâenaleyh Allâhü Teâlâ’nın emrine muhâlefet ettiler. Bundan elbette haberiniz vardır. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) İslam Dîni’nin kuvvetlendirilmesini bizlere havâle etmiştir. Bizler, Allâh’ın dînine yardım sözü verdik. ‘…Ve verdiğiniz ahdi de yerine getirin. Çünkü ahidden (kıyâmet günü) muhakkak sual bulunuyor.’ meâlindeki İsrâ Sûresi’nin 34. âyet-i kerîmesi vardır. Bu hâlde İslâm’ın şartlarından olan zekâtı vermeyenler hakkında görüşünüz nedir?”
Ashâb-ı Kirâm, onlarla savaşmanın câiz olmadığı görüşünde idiler: “Resûlullâh’ın ayrılığıyla gönüllerimiz mahzun oldu. Ayrıca onlar sayıca bizden çok üstündür. Fitne çıkarsa iş daha da zorlaşır.” dediler. Bu cevap üzerine Hz. Ebûbekir (r.a.) konuşmasına şöyle devam etti: “Herkes aynı fikirde midir? Asr-ı Saâdet’te İslam Dîni’nin yardımcısı olan Allâhü Teâlâ’nın yardımının bugün de üzerimizde olacağından şüpheniz olmasın. Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ve zaferi, ‘Nice az bir cemiyet, çok bir cemiyete Allâh’ın izniyle gâlip gelmiştir.’ meâlindeki Bakara Sûresi’nin 249. âyetine göre çoklukta değil, nihâyetsiz kudret sahibi olan Allâh’ın tasarrufundadır. Bu hususta bana yardım etmezseniz benim yardımcım Allâhü Teâlâ’dır. Âsîlerin çokluğundan zerre kadar korku ve kederim yoktur. Tek başıma onların üzerine gideceğim. Allâh’ın izniyle ya gâlip gelirim; ya Allah yolunda öldürülürüm ve bu ictihâdımla Resûlullâh’ın huzurunda makbul olurum.”
Alınan hikmetli tedbirlerle, Hz. Ebûbekir’in kararlılığı ve gayreti ile Hz. Hâlid’in zekâsı ve kahramanlığı sayesinde dinden dönen kabîleler itâat ettiler ve zekâtlarını verdiler. Muhâcirîn ve Ensâr birleştiler. Etrafa seriyyeler ve büyük ordular sevk ederek İslâm’ı kuvvetli kıldılar.
(M.Haremeyn)
Hicrî: 06 Şevval 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder