قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَكُلُّ عِلْمٍ وَبَالٌ عَلَى
صَاحِبِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِلَّا مَنْ عَمِلَ بِهِ. (طب)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) ," و
هر علم ، صاحب اؤزرينه قيامت كونى بر وبالدر ، آنجق علمى ايله عمل أدن كمسه مستثنى
."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ve her ilim, sâhibi üzerine kıyâmet günü bir vebaldir, ancak ilmi ile amel eden kimse müstesnâ.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 12 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
İMÂM ŞÂFİÎ’NİN İLME OLAN MERÂKI
İmâm Şâfiî (rahmetullâhi aleyh) şöyle buyurdu:
Dünyada hiç kimseye peygamberlikten daha üstün bir rütbe verilmemiştir. Peygamberlikten sonra hiç kimseye ilim ve fıkıhtan daha üstün bir şey verilmemiştir. Âhirette de Hz. Allâh’ın rahmetinden daha üstün bir şey verilmeyecektir.
İlmi sevmeyende hayır yoktur. İnsan, ilme âşık olmalıdır.
Âhireti isteyen onu ancak ilimle kazanabilir.
İlmi ancak yokluk zamanında tahsil eden muvaffak olur. Ben ilim tahsîl ederken yazacağım kâğıdın parasını bile zor bulurdum. İlmi, çok mal ve rahatlık içinde yüzen kimsenin kazanması zordur. Lâkin nefsini yorarak ve geçim darlığı içinde olduğu hâlde âlimlere hizmet eden ve tevâzu gösteren kimse faydalı ilmi tahsîl edebilir.
İmâm Şâfiî’ye (r.a.) “İlme olan arzun ne derecedir?” diye sordular. Dedi ki: “Önceden işitmediğim bir kelimeyi duyduğum zaman, âzâlarımın her birinin onu işitecek kulak olmasını dilerim ki ondan istifâde etsinler.”
“Ya ilme olan hırsın ne derecedir?” diye sordular. “Açgözlü kimsenin mal toplamaya olan hırsı gibi.” dedi.
“Peki, ilmi nasıl tahsil ediyorsun?” diye soranlara da: “Biricik yavrusunu kaybetmiş annenin, onu aramaktaki gayreti gibi” demiştir. (Menâkıb-ı İmâm Şâfiî, F. Râzî)
Dünyada hiç kimseye peygamberlikten daha üstün bir rütbe verilmemiştir. Peygamberlikten sonra hiç kimseye ilim ve fıkıhtan daha üstün bir şey verilmemiştir. Âhirette de Hz. Allâh’ın rahmetinden daha üstün bir şey verilmeyecektir.
İlmi sevmeyende hayır yoktur. İnsan, ilme âşık olmalıdır.
Âhireti isteyen onu ancak ilimle kazanabilir.
İlmi ancak yokluk zamanında tahsil eden muvaffak olur. Ben ilim tahsîl ederken yazacağım kâğıdın parasını bile zor bulurdum. İlmi, çok mal ve rahatlık içinde yüzen kimsenin kazanması zordur. Lâkin nefsini yorarak ve geçim darlığı içinde olduğu hâlde âlimlere hizmet eden ve tevâzu gösteren kimse faydalı ilmi tahsîl edebilir.
İmâm Şâfiî’ye (r.a.) “İlme olan arzun ne derecedir?” diye sordular. Dedi ki: “Önceden işitmediğim bir kelimeyi duyduğum zaman, âzâlarımın her birinin onu işitecek kulak olmasını dilerim ki ondan istifâde etsinler.”
“Ya ilme olan hırsın ne derecedir?” diye sordular. “Açgözlü kimsenin mal toplamaya olan hırsı gibi.” dedi.
“Peki, ilmi nasıl tahsil ediyorsun?” diye soranlara da: “Biricik yavrusunu kaybetmiş annenin, onu aramaktaki gayreti gibi” demiştir. (Menâkıb-ı İmâm Şâfiî, F. Râzî)
ŞEYH ŞÂMİL’İN CEVÂBI
Şeyh Şâmil (rahimehullah), Ruslara esir düştükten sonra Petersburg’a götürülmüş, burada Çar tarafından iyi karşılanarak hürmet görmüştü. Çar ile defâatle görüşmüştü. Bu görüşmelerden birisinde Çar:
“Sizin dîninizde biliyorum ki farz namazlar var. Peki, farzlardan önce ve sonra kıldığınız namazları niçin ilâve ediyorsunuz?” diye sordu. Şeyh Şâmil bulundukları salondaki parlak avizeleri ve pek çok adetteki lambaları işaret ederek:
“Siz bu salona birkaç adet lamba kâfi iken daha fazla aydınlanması için pek çok lamba takmışsınız. İşte bizim kıldığımız diğer namazlar da bunun gibi nurumuzu ziyâdeleştirmek içindir.” cevabını verdi.
“Sizin dîninizde biliyorum ki farz namazlar var. Peki, farzlardan önce ve sonra kıldığınız namazları niçin ilâve ediyorsunuz?” diye sordu. Şeyh Şâmil bulundukları salondaki parlak avizeleri ve pek çok adetteki lambaları işaret ederek:
“Siz bu salona birkaç adet lamba kâfi iken daha fazla aydınlanması için pek çok lamba takmışsınız. İşte bizim kıldığımız diğer namazlar da bunun gibi nurumuzu ziyâdeleştirmek içindir.” cevabını verdi.
Hicrî: 12 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder