قَالَ
اللهُ تَعَالَى: اَلَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا اِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ
اُولَۤئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ. (سورة الانعام، ۸۲ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )
." إيمان
أدب ده إيمانلرنى بر ظلمه ( شركه ) بولاشترمامش اولانلر ، إشته قورقودان أمين
اولمق اونلره آئتدر و هدايته أرمش اولانلر ده اونلاردر ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Îmân edip de îmânlarını bir zulme (şirke) bulaştırmamış olanlar, işte korkudan emin olmak onlara aittir ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.”
(En’âm Sûresi, âyet 82)
Hicrî: 10 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
ÎMÂNIN EN SAĞLAM KULPU
Abdullah İbn-i Mesûd (radıyallâhü anh) şöyle anlattı:
“Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bir vakit ‘Ey Abdullah İbn-i Mesûd!’ diyerek –üç defa- bana seslendi. Ben de üç defa ‘Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim. “Îmânın tutulacak en sağlam kulpu hangisidir, bilir misin?” diye suâl ettiler. Ben de: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
“Allah için arkadaşlık kurmak, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.” buyurdular. Sonra yine “Ey Abdullah!” diye seslendiler. Ben de “Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim.
“İnsanların en fazîletlisi kimdir, bilir misin?” diye sordular. Ben “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim. Buyurdular ki:
“Muhakkak insanların en fazîletlisi, dînini tam manası ile öğrendiği zaman en güzel şekilde amel edendir.” Sonra yine “Ey Abdullah!” diye seslendiler. Ben “Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim.
“İnsanların en âlimi kimdir, bilir misin?” diye sordular. Ben “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
“İnsanların en âlimi, amelinde noksanı olsa bile, insanlar ihtilâfa düştüğü vakit, yerde karnı üzere sürünerek dahi olsa hakkı en iyi seçebilendir.” buyurdular. (Hilyetü’l-Evliyâ)
“Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bir vakit ‘Ey Abdullah İbn-i Mesûd!’ diyerek –üç defa- bana seslendi. Ben de üç defa ‘Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim. “Îmânın tutulacak en sağlam kulpu hangisidir, bilir misin?” diye suâl ettiler. Ben de: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
“Allah için arkadaşlık kurmak, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.” buyurdular. Sonra yine “Ey Abdullah!” diye seslendiler. Ben de “Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim.
“İnsanların en fazîletlisi kimdir, bilir misin?” diye sordular. Ben “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim. Buyurdular ki:
“Muhakkak insanların en fazîletlisi, dînini tam manası ile öğrendiği zaman en güzel şekilde amel edendir.” Sonra yine “Ey Abdullah!” diye seslendiler. Ben “Buyurun yâ Resûlallâh!” dedim.
“İnsanların en âlimi kimdir, bilir misin?” diye sordular. Ben “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
“İnsanların en âlimi, amelinde noksanı olsa bile, insanlar ihtilâfa düştüğü vakit, yerde karnı üzere sürünerek dahi olsa hakkı en iyi seçebilendir.” buyurdular. (Hilyetü’l-Evliyâ)
NAMAZIN ŞARTLARINDAN SETR-İ AVRET
Her Müslüman için avret mahallerini örtecek, kendisini sıcaktan ve soğuktan koruyacak miktar elbise giymek farzdır. Namazda avret mahallini örtmek şarttır. ‘Avret mahalli’ örtülmesi farz olan ve başkalarının bakmaları câiz bulunmayan uzuvlara denir.
Erkeklerin avret mahalli sayılan uzuvları, göbeklerinin altından dizlerinin altına kadar olan kısımdır. Diz kapakları da bu mahalle dâhildir. Bir erkeğin avret mahalline başka bir erkeğin yahut zevcesi hâriç herhangi bir kadının bakması helâl değildir. Kadınların birbiri arasında da hüküm böyledir.
Kadınların ise yüzleriyle ellerinden başka bütün bedenleri avrettir. Esah olan görüşe göre ayakları da avret değildir.
Binâenaleyh bir erkeğin, (zarûret olmaksızın) mahremi olmayan (yabancı) bir kadının eli ve yüzü hariç hiçbir yerine bakması, eli ve yüzü de dâhil hiçbir yerine dokunması, onunla musâfaha etmesi helâl değildir.
Erkeklerin avret mahalli sayılan uzuvları, göbeklerinin altından dizlerinin altına kadar olan kısımdır. Diz kapakları da bu mahalle dâhildir. Bir erkeğin avret mahalline başka bir erkeğin yahut zevcesi hâriç herhangi bir kadının bakması helâl değildir. Kadınların birbiri arasında da hüküm böyledir.
Kadınların ise yüzleriyle ellerinden başka bütün bedenleri avrettir. Esah olan görüşe göre ayakları da avret değildir.
Binâenaleyh bir erkeğin, (zarûret olmaksızın) mahremi olmayan (yabancı) bir kadının eli ve yüzü hariç hiçbir yerine bakması, eli ve yüzü de dâhil hiçbir yerine dokunması, onunla musâfaha etmesi helâl değildir.
Hicrî: 10 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder