قَالَ
اللهُ تَعَالَى: لَا يَمَسُّهُ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَ. (سورة الواقعة، ۷۹ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )
." اونه
( او قرآن كريمه ) تمامن تمزلنمش ( عبدستلى ) اولانلردان باشقسى أل سوره مز
."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ona (Kur’ân-ı Kerîm’e) tamamen temizlenmiş (abdestli) olanlardan başkası el süremez.”
(Vâkıa Sûresi, âyet 79)
Hicrî: 05 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
PADİŞAHIN TUĞRASINA HÜRMET
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında bütün dünya Müslümanları, halifelik etrafında âdetâ kenetlenmişlerdi. Dünyanın çok uzak coğrafyalarında yaşayan Müslümanlar, halife ile alâkalı bir söz işittikleri zaman heyecana kapılıyorlardı. Onun bir temsilcisini, hatta onu gören birini görmek bile çok mühimdi. Tarih kitapları ve seyahatnâmeler bunların örnekleriyle doludur.
Yıl 1904, aylardan Haziran... Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın Habeş imparatoruna elçi olarak gönderdiği Sâdık el-Müeyyed Paşa, uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra Habeşistan’ın başşehri Addis Ababa’ya varmıştır. Yollarda, meydanlarda, damlarda halk hınca hınç dolmuş, Osmanlı paşasını görmek için birbiriyle yarışmaktadır. Paşa’nın şehre varmasını müteakip kaldığı ev de ziyaretçilerle dolup taşar. Ziyaretçiler arasında bölgedeki ileri gelen şahsiyetler vardır. İşte böylesine uzak bir coğrafyada Osmanlı padişahının tuğrasına gösterilen hürmeti ve onun ehemmiyetini Sâdık Paşa şöyle anlatmaktadır:
“Öğleden sonra o civârın hükümdarı nâmına, yakın akrabaları yanıma gelerek padişahımızın sıhhati, ömür ve devletinin uzun olması duâlarında bulunduktan sonra ‘Hoş geldin!’ dediler. Arapçayı güzel konuşuyorlardı. İstanbul’un büyüklüğüne, intizamına, Mekke-i Mükerreme’ye, Medîne-i Münevvere’ye dair sualler sordular. Beytullâh’ı, Peygamber Efendimiz’in makâmını, Hilâfetin payitahtını görmek arzusunu bunlarda pek galip gördüm.
Saatlerini açarak camın üzerindeki markaları gösterdiler. Bunun ne olduğunu sordular. Fabrikaların markası olduğunu söyledim. Saatin birinde pâdişâhımızın küçük bir tuğrâsı vardı. Onun ne olduğunu söylediğimde öpüp başlarına koydular, yüzlerine sürdüler. Saatin kıymeti gözlerinde pek yükseldi. Keşke yanıma, küçük levhalarla birer tuğrâ alsaydım, ne makbûl hediye olacaktı.” Sâdık el-Müeyyed devamında şunu da naklediyor: “Meşhur müsteşrik Macar Vambery, bana şöyle anlatmıştı: Orta Asya’da, Türkistan’da seyahat ettiği sırada, yanında İstanbul’dan aldığı bir pasaport vardı. Bunun başındaki padişahın tuğrâsını görüp ziyâret için bazı kimseler birkaç günlük yoldan gelirler ve ziyâretten evvel abdest alırlardı.”
(Yedikıta Dergisi)
Hicrî: 05 Cemaziyelahır 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder