قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ
بِغَيْرِنَا. (ت)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," بزدن
اولمايانلره بنزميه جالشان ، بزدن دكلدر ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bizden olmayanlara benzemeye çalışan, bizden değildir.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 22 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞAN ONLARDANDIR
İkinci Bin Yılın Müceddidi İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyuruyorlar ki:
“İki dîni tasdîk eden (İslâm’dan başka hak din olduğuna inanan) kişi şirk ehlinden sayılır.
İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir.
Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır, şirk şâibesinden sakınmak tevhiddir...
Hindûların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahûdîlerce bilinen âdetlere uymak küfrü îcâp ettirir. Nitekim bazı câhil Müslümanlar, bilhassa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsime tam mânâsı ile îtinâ ve îtibâr ederler.
İslâmda bunların hepsi şirk ve küfürdür.”
“İki dîni tasdîk eden (İslâm’dan başka hak din olduğuna inanan) kişi şirk ehlinden sayılır.
İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşebbüs eden de müşriktir.
Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm’ın şartıdır, şirk şâibesinden sakınmak tevhiddir...
Hindûların büyük bildikleri günlere hürmet etmek, Yahûdîlerce bilinen âdetlere uymak küfrü îcâp ettirir. Nitekim bazı câhil Müslümanlar, bilhassa kadınlar, kâfirlerin belli günlerindeki küfür merâsimini icrâ etmektedirler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kızlarının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merâsime tam mânâsı ile îtinâ ve îtibâr ederler.
İslâmda bunların hepsi şirk ve küfürdür.”
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 3 /m. 41)
“Bir kere, bir hastanın ziyâretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman kalbini şiddetli zulmet içinde gördüm... Bu zulmetin kalkması için ne kadar teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde gizli bulunan küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların sebebi küfür ehlini dost edinmesindendir.
Bana mâlum oldu ki bu zulmetlerin kalkması için teveccüh etmek, yerinde bir iş değildir. Zîrâ onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezâsı olan cehennem azâbına bağlıdır.
Ve bana mâlum oldu ki, onda zerre miktarı îmân mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.
-Ebedî veya muvakkat (geçici)- cehennem azabı, küfre ve küfür sıfatlarına mahsustur. Muvakkat cehennem azabı küfür sıfatının cezası, ebedî cehennem azabı ise küfrün cezasıdır.
“Bir kere, bir hastanın ziyâretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman kalbini şiddetli zulmet içinde gördüm... Bu zulmetin kalkması için ne kadar teveccüh ettiysem de kalkmadı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmetler, kendisinde gizli bulunan küfür sıfatındandır. Bu sıkıntıların sebebi küfür ehlini dost edinmesindendir.
Bana mâlum oldu ki bu zulmetlerin kalkması için teveccüh etmek, yerinde bir iş değildir. Zîrâ onun bu zulmetlerden temizlenmesi, küfrün cezâsı olan cehennem azâbına bağlıdır.
Ve bana mâlum oldu ki, onda zerre miktarı îmân mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.
-Ebedî veya muvakkat (geçici)- cehennem azabı, küfre ve küfür sıfatlarına mahsustur. Muvakkat cehennem azabı küfür sıfatının cezası, ebedî cehennem azabı ise küfrün cezasıdır.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/m. 266)
Hicrî: 22 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder