قَالَ
اللهُ تَعَالَى: ...فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى
الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا. (سورة النساء، ۱۰۳ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )
." نمازى
تام ركنلارى ايله أدى أدين جونكى نماز ، مؤمنلر اؤزرينه معين وقتلرله يازلى بر فرض
بولونويور ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “…Namazı tam rükûnları ile edâ edin. Çünkü namaz, mü’minler üzerine muayyen vakitlerle yazılı bir farz bulunuyor.”
(Nisâ Sûresi, âyet 103)
Hicrî: 06 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
NAMAZIN FAZÎLETİ (
NAMAZ KILAN, ATEŞLE TERBİYE OLUNAN GİBİDİR
)
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular:
Allâhü Teâlâ, Adn Cennetini yaratıp içinde hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir beşerin kalbine getiremeyeceği şeyler yarattığında ona: “Konuş” buyurdu. Bunun üzerine o da üç defa: “Muhakkak ki mü’minler kurtuluşa ermişlerdir. O mü’minler ki namazlarında huşûludurlar” (Mü’minûn Sûresi, âyet 1-2) dedi. Kur’ân-ı Azîmüşşân namaz kılanların kurtuluşa ereceklerine şâhitlik etmektedir.
Âlimler, Arapçada namaz kelimesini ifâde eden “salât” kelimesinin ateş manasına gelen “saly” kelimesinden geldiğini söylemişlerdir. Eğri bir odunu doğrultmak istediklerinde onu ateşe koyarlar ve ısınınca doğrulur. Kulda da nefs-i emmâre yani devamlı kötülüğü emreden nefis bulunduğundan dolayı bir takım eğrilikler vardır.
Kerîm olan Allâh’ın Cemâlinin -şayet perdeleri kalkacak olsa, ulaştığını yakacak olan- nurları vardır, namaz kılana da ilâhî kahrın ve Rabbânî azametin ateşinden kendisiyle eğriliğini gidereceği kadarı isâbet eder. Belki onunla mi‘râcı gerçekleşir. Hâsılı namaz kılan, ateşle terbiye olunan gibidir. Namaz ateşiyle terbiye olunandan eğrilikler gider, artık cehennem ateşine maruz kalmaktan kurtulur.
Kul, namaza kalktığı zaman Allâhü Teâlâ kendisiyle onun arasındaki perdeyi kaldırır ve Kerîm olan zâtıyla ona yönelir. Melekler de o namaz kılan kulun iki omuzu üzerinden semâya kadar saf bağlarlar. Onun namazıyla namaz kılarlar, duâsına âmin derler. Namaz kılanın üzerine en yüksek semâdan başının üstüne kadar iyilik saçılır ve bir münâdi şöyle seslenir:
Eğer namaz kılan kiminle konuştuğunu bilseydi; başka tarafa iltifat etmezdi.
Allâhü Teâlâ, Adn Cennetini yaratıp içinde hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir beşerin kalbine getiremeyeceği şeyler yarattığında ona: “Konuş” buyurdu. Bunun üzerine o da üç defa: “Muhakkak ki mü’minler kurtuluşa ermişlerdir. O mü’minler ki namazlarında huşûludurlar” (Mü’minûn Sûresi, âyet 1-2) dedi. Kur’ân-ı Azîmüşşân namaz kılanların kurtuluşa ereceklerine şâhitlik etmektedir.
Âlimler, Arapçada namaz kelimesini ifâde eden “salât” kelimesinin ateş manasına gelen “saly” kelimesinden geldiğini söylemişlerdir. Eğri bir odunu doğrultmak istediklerinde onu ateşe koyarlar ve ısınınca doğrulur. Kulda da nefs-i emmâre yani devamlı kötülüğü emreden nefis bulunduğundan dolayı bir takım eğrilikler vardır.
Kerîm olan Allâh’ın Cemâlinin -şayet perdeleri kalkacak olsa, ulaştığını yakacak olan- nurları vardır, namaz kılana da ilâhî kahrın ve Rabbânî azametin ateşinden kendisiyle eğriliğini gidereceği kadarı isâbet eder. Belki onunla mi‘râcı gerçekleşir. Hâsılı namaz kılan, ateşle terbiye olunan gibidir. Namaz ateşiyle terbiye olunandan eğrilikler gider, artık cehennem ateşine maruz kalmaktan kurtulur.
Kul, namaza kalktığı zaman Allâhü Teâlâ kendisiyle onun arasındaki perdeyi kaldırır ve Kerîm olan zâtıyla ona yönelir. Melekler de o namaz kılan kulun iki omuzu üzerinden semâya kadar saf bağlarlar. Onun namazıyla namaz kılarlar, duâsına âmin derler. Namaz kılanın üzerine en yüksek semâdan başının üstüne kadar iyilik saçılır ve bir münâdi şöyle seslenir:
Eğer namaz kılan kiminle konuştuğunu bilseydi; başka tarafa iltifat etmezdi.
(Avârifü’l-Maârif, Şeyh Sühreverdî k.s.)
Hicrî: 06 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder