قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا وَلَهُ
وَزِيرَانِ مِنْ أَهْلِ السَّمَاءِ وَوَزِيرَانِ مِنْ أَهْلِ الْأَرْضِ فَأَمَّا
وَزِيرَايَ مِنْ أَهْلِ السَّمَاءِ فَجِبْرِيلُ وَمِيكَائِيلُ وَأَمَّا وَزِيرَايَ
مِنْ أَهْلِ الْأَرْضِ فَأَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ. (مرقات)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," هر
بيغمبريك سما أهلندن إيكى وزير و آرض أهلندن ده إيكى وزيرى واردر بنم سما أهلندن
وزرلرم جبرائل و ميكائل در آرض أهلندن وزرلرم إيسه أبوبكر و عمر در ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Her peygamberin semâ ehlinden iki veziri ve arz ehlinden de iki veziri vardır. Benim semâ ehlinden vezirlerim Cebrâil ve Mîkâîl’dir. Arz ehlinden vezirlerim ise Ebûbekir ve Ömer’dir.”
(Mirkâtü’l-Mefâtîh)
Hicrî: 05 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ EBÛBEKİR’İN (R.A.) TAKVÂSI
Hazret-i Ebûbekir’in (r.a), kendisine yemek getiren bir kölesi vardı. Yine bir akşam yemek olarak süt getirdi, Hazret-i Ebûbekir ondan bir yudum içti. Köle ‘Her akşam bana, yemeğin nereden olduğunu soruyordunuz. Fakat bu akşam sormadınız?’ deyince Hazret-i Ebûbekir (r.a.): “Açlığımdan dolayı böyle yaptım. Peki, nereden getirdin bunu?” dedi. Köle şöyle anlattı:
“Bir topluluğa kehânette bulundum, onlar da bana buna karşılık süt verdiler.” deyince Hazret-i Ebûbekir (r.a.) parmağını ağzına soktu ve içtiği sütü istifra edip çıkardı.
Sonra şöyle dedi: “Allâh’ım, damarlarımın taşıdığı ve bağırsaklarıma karışan kısmından mağfiretini talep eder ve özrümü beyân ederim. Ben Resûlüllâh’ın (s.a.v.): “Haram ile beslenen bedene cehennem ateşi lâyıktır.” buyurduğunu işittim.”
Bu, Peygamberimiz’e (s.a.v.) haber verilince “Siz, Ebûbekir’in karnına helâlden başka lokma girmeyeceğini öğrenmediniz mi?” buyurdular. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
“Bir topluluğa kehânette bulundum, onlar da bana buna karşılık süt verdiler.” deyince Hazret-i Ebûbekir (r.a.) parmağını ağzına soktu ve içtiği sütü istifra edip çıkardı.
Sonra şöyle dedi: “Allâh’ım, damarlarımın taşıdığı ve bağırsaklarıma karışan kısmından mağfiretini talep eder ve özrümü beyân ederim. Ben Resûlüllâh’ın (s.a.v.): “Haram ile beslenen bedene cehennem ateşi lâyıktır.” buyurduğunu işittim.”
Bu, Peygamberimiz’e (s.a.v.) haber verilince “Siz, Ebûbekir’in karnına helâlden başka lokma girmeyeceğini öğrenmediniz mi?” buyurdular. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)
ÎMAN CİHETİNDEN ÜMMETİN EN ÜSTÜNLERİ
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) şöyle buyurdu: “Ben, Peygamber Efendimiz Hazretlerinin huzurunda oturuyordum. Âlemlerin Efendisi buyurdu ki: “Îman cihetinden insanların en üstünü kimdir, bilir misiniz?” Biz:
“Meleklerdir” dedik. “Onlara yaraşan zaten odur. Onlara ne söz! Benim muradım başkasıdır” diye buyurdular. Biz bu defa: “Peygamberlerdir” dedik. Fahri Kâinât Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri: “Elbette onlara yaraşan îman cihetinden insanların en üstünü olmaktır. Onlara ne söz! Benim sualden muradım başkalarıdır” dedi. Sonunda beyan buyurup:
“Îman cihetinden ümmetimden en üstün olan topluluk şu kimselerdir ki, benden sonra gelir, beni görmedikleri halde bana îman ederler; beni görmeden mü’min olurlar.” dedi.
“Meleklerdir” dedik. “Onlara yaraşan zaten odur. Onlara ne söz! Benim muradım başkasıdır” diye buyurdular. Biz bu defa: “Peygamberlerdir” dedik. Fahri Kâinât Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri: “Elbette onlara yaraşan îman cihetinden insanların en üstünü olmaktır. Onlara ne söz! Benim sualden muradım başkalarıdır” dedi. Sonunda beyan buyurup:
“Îman cihetinden ümmetimden en üstün olan topluluk şu kimselerdir ki, benden sonra gelir, beni görmedikleri halde bana îman ederler; beni görmeden mü’min olurlar.” dedi.
(Mevâhib-i Ledünniyye)
Hicrî: 05 Rabiulahir 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder